2017 yılı geride kalırken tarlasera.com geçen bir yıl içinde Türkiye tarımında yaşanan en önemli gelişmeleri derledi.
Olumlu-olumsuz tüm gelişmeleri ve yarattığı birikimlerle tarımda bir yıl daha geride kaldı. Yeni yılın bu ilk günlerinde artık yeni beklentiler ile geleceğe bakmanın zamanı. Peki geçtiğimiz bir yıl boyunca Türkiye tarımına damga vuran olaylar nelerdi? İşte 2017 boyunca tarlasera.com sayfalarında da kendine yer bulan en önemli gelişmeler.
192 ova koruma altına alındı
Geçtiğimiz yıl tarıma dair ilk büyük gelişme şüphesiz belli tarımsal üretim havzalarına tarımsal SİT alanı statüsü verilmesi oldu. Ocak ayında yayımlanan kararla 49 ilden toplam 141 bölge “Büyük Ova Koruma Alanı” olarak kabul edilirken, bu sayı yıl içinde 192’ye kadar çıktı. Yapılaşma ve toprak kaybının önüne geçilmesi amacıyla 2018 yılında 45 ovanın daha koruma altına alınması bekleniyor.
Hollanda ile kriz tarıma yansıdı
Yılın ilk çeyreğinde Anayasa Referandumu’nun sıcak gündemini yaşayan Türkiye, Mart ayında Hollanda ile beklenmedik bir diplomatik kriz yaşadı. Yaşanan krizden tarım sektörü de ilk elden etkilendi. Başta süs bitkileri olmak üzere Hollanda ile yakın ticaret ilişkilerine sahip ihracatçı ve üreticiler, bu süreçte iki ülke arasında mevcut projelerin iptalinin gündeme gelmesiyle zorlu günler geçirdi.
Yağışlar rekor kırdı
2017’nin bahar ayları ülke genelinde yoğun yağışlar ile geçti. Bazı bölgelerde son yıllara oranla rekor seviyelere ulaşan yağışlar, kimi tarım arazilerinde verim yönünden olumlu etkilere yol açarken, kimi ürünlerde ise kayıplara neden oldu. Nisan-Mayıs ayları boyunca etkili olan yağışların tarımdaki bilançosu tarlasera.com sayfalarında detaylı şekilde ele alındı.
Zeytinliklerin üzerine Reform Paketi gölgesi
Haziran ayında ise tarımın ana gündemi TBMM’ye getirilen Üretim Reform Paketi oldu. Paketin can alıcı nokrası, zeytin arazilerinde maden ocağı ve sanayi tesisleri kurulmasının önünü açacağı öngörülen maddesiydi. Türkiye’de zeytinliklerin yüzde 82’sini tarım dışına çıkaracağı gerekçesiyle üreticilerin tepkisini toplayan tasarı ilerleyen günlerde Meclis Komisyonu’nda kabul edildi.
Baklagillerde gümrük vergileri sıfırlandı
Tarımda geçtiğimiz yıl içinde en sık gündeme gelen konu ise hububatta gümrük vergilerinin düşürülmesi oldu. İlk olarak Mart ayında nohutta, bir ay sonra ise kuru fasulyede yüksek seyreden fiyatlara karşı ithalat vergisi geçici olarak kaldırıldı. Kararın baklagil üretiminin düşük olduğu aylarda enflasyonun önüne geçilmesi ve pazarın dengelenmesi amacıyla alındığı belirtildi. Ancak Haziran ayında belli buğday, arpa ve mısır türlerinde de gümrük vergilerinin yüzde 25’lere kadar düşürülmesi eleştiriler de yükselmesine neden oldu.
İthalat tartışmaları buğday ve mısıra da sıçradı
Yerli üretimin riske atıldığı yönündeki tepkilerin ardından TMO, ithalat yetkisinin yalnızca gerekli olduğunda kullanılacağını açıklama gereği duydu. Yılın son ayında Bakanlar Kurulu’nun kuru fasulye, barbunya, nohut ve börülce ithalatında gümrük vergilerini 7 aylığına yeniden sıfırlayan kararı ise tartışmaların gündemde kalmasına neden oldu.
Biyoyakıt zorunluluğu ve Gübre Takip Sistemi
2018 yılından itibaren uygulanmak üzere geçtiğimiz yıl içinde alınan iki farklı karar da tarımın geleceğini belirleyecek cinsten. Bunlardan ilki; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan (EPDK) geldi. Motorin ürünlerinin en az binde 1 oranında bitkisel kaynaklı yağ içermesini zorunlu hale getiren düzenleme, Türkiye’de biyoyakıt üretimi ve kullanımında dönüm noktası olabilecek bir gelişme oldu. Aynı şekilde, bitki besleme ürünlerinin satışı ve kullanımını düzenleyecek olan Gübre Takip Sistemi de, son 2 yıldır suların bir türlü durulmadığı gübre sektöründe yeni bir dönemin başlangıcına dair sinyal verdi.
Tütünde radikal kararlar
Ekim ayına gelindiğinde ise gündeme bu kez tütün ve tütün mamulleri için öngörülen yüksek vergiler damga vurdu. TBMM’ye sunulan kanun tasarısı, tütün sarılan makaronlara uygulanan ÖTV’yi ciddi oranda arttırırken, kaçak tütün satışına da ağır cezalar getirdi. Bu karar, yerli tütün üretimine darbe vuracağı gerekçesiyle üreticilerin yoğun tepkisine yol açtı.
Üreticilerin tanıklığıyla Antalya’daki hortum afeti
Kasım ayında Türkiye tarımının kalbinin attığı Antalya’da birkaç gün boyunca etkili olan şiddetli yağış ve hortum felaketi tarım arazilerinde ciddi boyutlarda hasara yol açtı. Pek çok üreticinin daha önce görmedikleri şiddette bir doğa olayı olarak tanımladığı afetin yarattığı sonuçları tarlasera.com üreticilerin dilinden okurlarına aktardı.
Şeker Kurumu ve TAPDK tarihe karıştı
Tarımda yılın son büyük gelişmesi ise TBMM’den geçen Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Şeker Kurumu’nun ve Tütün ve Alkol Piyasası Kurumu’nun (TAPDK) kapatılması oldu. 2001 yılından bu yana şeker, tütün ve alkol gibi bitkisel üretimle doğrudan ilişkisi olan piyasaların denetlenmesi için çalışan bu iki kurumun görevleri Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’na devredildi.