Pandeminin ikinci yılında dünya genelinde hızlı bir yükselişe geçen gübre fiyatları Türkiye’de daha uzun bir süreden beri enflasyon girdabına tutulmuş halde. Yaklaşık 3 yıl önce yıllık fiyat artışının yüzde 100’ü bulduğu bitki besleme ürünlerinde o günkü fiyatlar bugünden bakıldığında ise çok mütevazı kalıyor!
Tarımda girdi maliyetlerinin birkaç yıldır sürekli olarak ağırlaşmasına neden olan enflasyonun sıcak karnını bitki koruma ve besleme ürünleri oluşturuyor. Özellikle Türkiye’nin hammadde yönünden neredeyse tümüyle dışa bağımlı olduğu gübre piyasasında geride kalan her yıl, hatta geride kalan her bir zam dalgası eskisini deyim yerindeyse mumla aratıyor!
Tüm bir tarımsal tedarik zinciriyle birlikte gıda fiyatlarının da doğrudan etkilendiği girdi fiyatları gerçekten de uzun bir süredir yalnızca kötüleşmekle meşgul. Bu yüzden de, üreticiden tüketiciye hemen hemen herkesin “en azından kötünün iyisi” saydığı dünkü durumu hep bugünküne tercih eder hale gelmesi ne yazık ki şaşırtıcı değil…
Üretimin geleceğini tehdit eden bu gidişatın korkutuculuğu daha önceki şok dalgalarına bakıldığında daha net anlaşılıyor. Türk lirasının döviz karşısında yaşadığı bu değer kayıpları zincirinin ilk halkası bundan yaklaşık 3,5 yıl öncesine dayanıyor.
Dolar 6,4 TL’ye fırladığında ne olmuştu?
Gübre başta olmak üzere üretim kalemlerinde, aynı şekilde market ve pazar tezgahlarında da pek çok ürünün aslında bugüne oranla çok daha ucuz olduğu 2018 yılı, yakın tarihte döviz kurundaki keskin artışların ilkine tanık olmuştu. Yılın ortalarında genel yükseliş eğilimi büyük ivme kazanan ABD doları o Ağustos ayında 6,4 TL’ye ulaşmış, yapılan zamlar ise gübre fiyatları bir önceki yılın yaklaşık iki katına çıkmıştı.
Dolar ve Euro’nun TL karşısındaki değerinin bugüne oranla neredeyse yarı yarıya daha az olduğu o tarihte üre gübresinin ton fiyatı 2017’ye göre yüzde 120’lik bir artışla -sonrasında yeniden düşmek üzere- 2,2 bin TL’ye yükselmişti. Yine aynı süre içinde yüzde 115 zamlanan DAP gübresinin fiyat hanesinde ise Eylül 2018 itibariyle 3,2 bin TL yazıyordu.
Enflasyon tanzim satışları geri getirmişti
Enerji, mazot ve işçilik gibi diğer tarımsal girdilerde de durumun benzer olduğu o sürece üst üste yaşanan doğal afetlerin de eklendiği 2018-19 sezonu ise özellikle sebze ve meyvede rekor zamlara sahne oldu. Belediyelerin yerel seçimler öncesinde başlattığı ve yıllar sonra yeniden ucuz sebze-meyve kuyruklarının oluştuğu “tanzim satış”larla hatırlanan bu dönemde zirai ilaç fiyatlarındaki 1 yıllık artış da yüzde 100’e ulaştı.
Buğday üretimine gübre fiyatlarının gölgesi düşmüştü
Alım gücü düşen üreticilerin gözden ilk çıkardığı gider kalemi olan bitki beslemedeki enflasyon 2018 ve 2019’de gübre tüketiminin belirgin şekilde azalmasına neden oldu. Ülke tarımının ana ürünü olan buğdayda 5 üreticiden 1’inin gübre kullanmaktan vazgeçtiği bu sürece kuraklığın olumsuz katkısıyla birlikte buğday rekoltesi 19 milyona geriledi.
Çok geçmeden tüm dünyayı saracak olan yeni tip koronavirüs salgınının henüz Çin ile sınırlı olduğu ve Covid-19 ismini ise henüz pek az kişinin bildiği 2020 yılına bitki besleme sektörü bitmeyen fiyat sıkıntısıyla girdi. Türkiye’deki ilk virüs vakasının açıklandığı tarihten kısa bir süre önce, Şubat 2020 itibariyle gübre fiyatlarındaki yıllık artış bir kez daha yüzde 100’ün üzerine çıkmıştı.
Peki, yaşamın çoğu alanında olduğu gibi tarımda da mevcut dengeleri sarsıp sil baştan kurduran pandemi süreci Türkiye ve dünyada bitki besleme pazarını ne yönde etkiledi ve bugünkü duruma nasıl gelindi?
YARIN: Salgın gübrenin enflasyon çıkmazını nasıl etkiledi?