Rize’de kaza sonucu devrilen tırdan bulunan tonlarca çayın İran’dan getirildiği ortaya çıktı. “Çayın Susurluk’u” olarak benzetmesi yapılan olay Karadeniz’de kaçak çay tartışmalarını alevlendirdi.
Covid-19 salgınının neden olduğu işgücü krizi sebebiyle bu yıl “olaylı” bir hasat sezonu geçen çayda bu kez de Rize’de meydana gelen bir kaza şok etkisi yarattı. 7 Haziran günü devrilerek 1 kişinin ölümü ve 1 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan kazada tırın içinden çıkan kuru çaylar ise bambaşka bir tartışmayı ateşledi.
Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı Sivrikaya mevkisinde yaşanan kazada yola dökülen 21, 2 ton kuru çayın incelemeler sonucunda İran’dan getirildiği anlaşıldı. Tam da çay hasadının zorlu koşullarda devam ettiği bu süreçte yurtdışından Doğu Karadeniz’e ithal ürün getirildiğinin ortaya çıkması çayda üretim, fiyat ve ithalat tartışmalarını farklı bir boyuta taşıyacağa benziyor.
Karadeniz çayı diye kaçak çay satılıyor
Kazanın ardından ilk açıklama Rize Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan’dan geldi. İran’dan çay getirildiğini doğrulayan Erdoğan, ithal çayın Adana merkezli HMK Tütün Mamulleri Şirketi adına Rize İhtisas Gümrüğü’ne getirildiğini belirtirken, “Rize’ye gelen bütün çayların kaçak olduğu bir yanılgıdır” şeklinde konuştu.
Kaçak çayların yıllardan beri Türk çayı olarak paketlenip harmanlandığının bilindiğini söyleyen Çay Üreticileri Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Mavi ise, “Belki 1 araba faturalı geliyor, ama 5 araba da kaçak yolla getiriliyor. Bunların üzerinde Karadeniz’den toplandığı yazıyor, ucuz çay diye de alınıyor” diyor.
Mevzuattaki kritik boşluk
“Bu ürünlerin paketlerinde içeriği yazma zorunluluğu yok” diyerek mevzuattaki boşluğa dikkat çeken Mavi, “Kuru çay para etmezken neden yüzde 145 vergi ödeyerek dışarıdan çay getirilir? Muhasebesinde ’20 ton çayım var’ ya da olası bir baskında ‘Depoda 20 ton var, faturam da var’ diyebilmek için” diye konuşuyor.
“Bu kaza çayda bir milat olacak”
Uzun yıllar çay üreticilerinin avukatlığını üstlenen ve “Çaylar Şirketten” kitabının yazarı Remzi Kazmaz ise olay hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. “Çay üreticisinin düşük fiyat, kota ve kontenjan altında ezildiği bir dönemde İran’dan çay getirilip satıldığı ispatlandı” diyen Kazmaz, “Bu olay Susurluk kazası gibi bir milattır. Başlayacak süreç çayla ilgili yargılama dosyalarının açılacağı yeni bir dönem olacak” yorumunu yapıyor.
Büyük marketlerde mi sürecin içinde?
Araştırmalarına göre yurtdışından getirilen ucuz ve kalitesiz çayların paketlenerek yurtiçindeki büyük market zincirlerine verildiğini söyleyen Kazmaz, “Bunlar her gün milyonlarca vatandaşın alışveriş yaptığı, ucuz ürün satan market zincirleri. Çaykur’un, özel sektörün ‘Çay satamıyoruz’ dediği bir dönemde İran çayının ticaretini kim yapıyor?” diye soruyor.
Mecliste ithalatın gerekçesi soruldu
Doğu Karadeniz’deki kaçak çay tartışması Meclis gündemine de taşındı. Trabzon milletvekili Ahmet Kaya, “Kendi yerli çayımız dururken hangi vicdan kaçak çayın ülkemize girişine izin veriyor?” derken, Artvin milletvekili Uğur Bayraktutan ise Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a, “Çay üreticileri özel sektöre mahkum edilip düşük fiyattan çayını satarken bu ithalat hangi gerekçeyle yapıldı? Hangi ülkelerden hangi firmalara ne kadar ücret ödendi?” sorularını yöneltti.