Tüm dünya çocuklarına armağan edilen 23 Nisan, tarımı ve doğayı el üstünde tutan bir neslin yetiştiği yeni bir gelecek için esin kaynağı olsun!
Tarımın iki temel yapıtaşı var: Biri yaşamın kaynağı olan tohum, diğeri ise onu topluyaşamla buluşturan bilgi. Bilgiyi inşa eden deneyim, kritik düşünme ve hafızanın gelişimi için ise en önemli yaşam evresini çocukluk dönemi oluşturuyor.
Geçtiğimiz yıl Birleşik Krallık Beslenme Vakfı (BNF) geniş çaplı bir araştırma gerçekleştirdi. 27 bin çocuğun katılımıyla yapılan anket, çocukların tarım ve gıdaya dair ciddi oranda bilgi eksikliği yaşadıklarını ortaya koydu. Buna göre 5-7 yaş arasındaki çocukların yüzde 29’u, 8-11 yaş aralığındaki çocukların ise 4’te 1’i domatesin yer altında yetiştiğini, yine bir o kadarı da peynirin bitkilerden elde edildiğini düşünüyor.
Ancak çocukların her gün tükettikleri gıdalara karşı “yabancılık”ları, tarıma olan “merak”larıyla ters orantılı. 2015 yılında yapılan bir diğer araştırmada ilkokul çağındaki çocukların 5’te 4’ü “Yemeklerinin nereden geldiğini görmek için bir çiftliği ziyaret etmek ister misin?” sorusuna olumlu yanıt vermiş.
Gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerde benzer bir tablonun olduğunu tahmin etmek zor değil. Bu, kentleşmenin büyük bir hızla gerçekleştiği, 0-14 yaş arası nüfusun yüzde 94,6’sının il ve ilçe merkezlerinde yaşadığı Türkiye için de geçerli. 29,6 gibi düşük bir yaş ortalaması olan Türkiye’de gençlerin yalnızca yüzde 18,5’inin tarımda istihdam edildiği, yani “genç ülkeyi yaşlıların doyurduğu”nu da unutmamak lazım!
Yalnızca bu veriler bile tarım bilincinin küçük yaşta gelişmesinin önemini, dahası zorunluluğunu ortaya koyuyor. Ancak bunu anlamak için illa ki istatistiklere boğulmaya gerek yok. Çocukları bitkilerin dünyasıyla buluşturan en mütevazı girişimler bile, görülüyor ki çok değerli sonuç veriyor. İşte yalnızca birkaç gün önce tarlasera.com sayfalarında yer bulan bir proje: Anaokulu öğrencileri tarıma tanışıyor
Bu tip örneklerin sayısının son dönemde artması bir tesadüf değil. Bu, bitkisel üretimden yalnızca fiilen değil, duygusal olarak da uzaklaşmaya başlayan bir ülkede tarıma duyulan özlemin, onu çevreleyen bilgi ve deneyime duyulan ihtiyacın bir yansıması. İnsan bu anlamlı fakat tekil düzeyde kalan girişimlerin kurumsal ve toplumsal bir düzeye çıktığında nasıl bir dönüşüm yaratabileceğini düşünmeden edemiyor.
Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera bundan 2 yıl önce Türkiye’de çocuklara yönelik tarım yayıncılığının ilk örneğini gerçekleştirdi ve tarlasera çocuk ekini hayata geçirdi. Çocuklar için, aslında herkes için, tarımı bilmenin onu sevmekten geçtiği bilinciyle hazırlanan tarlasera çocuk’un 4. sayısı ise bu ay küçük okurlarıyla buluştu.
Çocukları tarımın geleceğine taşımak ne kadar önemliyse, çocukların geleceğine olumlu yön vermek de en az o kadar önemli. Tarım çocukların sorumluluk bilincini, pratik ve sosyal zekasını, doğa sevgisini geliştirmek için benzersiz bir uğraş. İşte tarlasera çocuk’un sayfaları da tarım ile çocuklar arasındaki bu karşılıklı ilişkinin, bu çifte sorumluluğun bilincinde hazırlanıyor.
Bugün tüm dünya çocuklarına armağan edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Dileriz bu bayram tüm bu insani özelikleri gelişkin, tarımı ve doğayı el üstüne tutan bir neslin yetiştiği yeni bir gelecek için esin kaynağı olur.
Tüm çocuklarımızın 23 Nisan’ı kutlu olsun!