Ağustos ayında kurda yaşanan artışlardan tohumluk, gübre, ilaç ve makine gibi tarımsal girdiler doğrudan etkilendi. Peki yaşanan enflasyonun üreticiye ve üretime maliyeti ne ölçüde?
Ekonomide yaşanan her türlü sarsıntının tarımda bir karşılığının olması elbette şaşılacak bir şey değil. İthalata dayalı alanlarda yaşanan enflasyon sarsıcı etkisini tarımda da oldukça fazla hissettiriyor. Verimi arttırmanın önemli koşullarından biri olan tarımsal girdilerde ithalatçı konumda yer alan Türkiye, son zamanlarda bunun sonuçlarıyla yüzleşiyor.
Girdilerdeki ithalata bağımlılık direkt olarak fiyat artışları ile piyasaya yansıyor. tarlasera dün yayınladığı Fiyat artışının gerçek suçlusu kim? başlıklı haberde tarımda fiyat artışlarının nedenlerini özetlemişti. Döviz artışının yükselttiği girdi maliyetleri, tüketici fiyatlarını etkileyen nedenlerden belki de en önemlisi.
Kaliteli tohumluk, gübre, zirai ilaç ve mekanizasyon gibi kalemler verimi doğrudan etkilediği için tarımsal üretimde girdi kullanımını zorunlu hale getiriyor. Maliyeti minimize etmek için girdi kullanımından tamamen vazgeçmek gibi bir durum olamayacağından, bunlarda yaşanan en ufak artış doğrudan sebze-meyve fiyatlarını etkiliyor. Tarımda yaşanan sarsıntıdan büyük oranda etkilenen tarımsal girdilerin başında ise gübre olmak üzere zirai ilaçlar ve tarım makineleri geliyor.
Üre fiyatlarında yüzde 120’lik artış
Ülke içinde kullanılan gübrelerin yüzde 40’ını ithal ürünler oluştururken, tarım alanlarında yılda ortalama 6,5 milyon ton bitki besleme ürünü kullanılan Türkiye doğalgaz, potasyum, fosfat gibi gübre üretimindeki ana girdilerin yüzde 95’ini ithalatla karşılıyor. Tüm bu verilere bakıldığında, tarımda “dolar etkisi”nin ne denli kaçınılmaz olduğu görülüyor.
Bitkisel üretimde en çok kullanılan kimyasal gübrelerin çoğunda fiyatlar geçtiğimiz yılın 2 katı civarına kadar çıkmış durumda. 2017’de ton fiyatı ortalama 617 TL olan 21 amonyum sülfat gübresinin güncel fiyatı bin 400 TL civarında. Aynı şekilde bitkilerin azot ve fosfor ihtiyacını gidermekte kullanılan 20.20.0 gübresinin ton fiyatı 1 yıl içinde bin TL civarından 2 bin 160 TL’ye kadar yükseldi.
Bitki beslemenin diğer vazgeçilmezleri olan üre gübresi ve diamonyum fosfat (DAP) gübresi pazarlarında ise enflasyon daha da keskin yaşandı. Üre gübresinin 1 tonu son 1 yılda yüzde 120 fiyatlanarak 2 bin 200 TL’ye çıkarken, 1 ton DAP gübresinin ortalama fiyatı ise yüzde 115 artarak 3 bin 200 TL oldu.
Ekipman fiyatları da yükseldi
Türkiye’nin ekonomik olarak yaşadığı olumsuzluklar aynı zamanda tarımsal mekanizasyon endüstrisini de olumsuz yönde etkiliyor. 2018 yılının Ağustos ayında traktör ürün grubunda yapılan üretim bir önceki yılın Ağustos ayına göre yüzde 68,1 düşüş yaşadı. Traktör üretiminde yaşanan bu olumsuzluk, benzer biçimde ekipman grubunda da söz konusu.
Mekanizasyonda en önemli girdi olan çeliğin dolar bazında fiyatlandırılmasına rağmen ayrıca zamlanması, hammadde fiyatlarında yaşanan artış için en çarpıcı örnek. İstihdama ve yatırımlara da yansıyan bu olumsuz gidişata, talebin daralması ile özellikle piyasada nakit akışının yavaşlaması, kredi maliyetlerinin yükselmesi ve şartlarının zorlaşması, hammadde tedarikinde ve tahsilâtta yaşanan sorunlar da eklendi.
Tarımsal üretimde verim azalacak
Hali hazırda finansman sıkıntısı yaşayan üreticiler, kredi şartlarının da zorlaşmasıyla birlikte tarımsal girdi fiyatlarında yaşanan artışlardan büyük darbe aldı. Girdi fiyatlarındaki artış sonrası birim başına düşen girdi maliyetlerini azaltma yoluna giden üreticiler çözümü; daha az gübre, daha az zirai ilaç ve eski makine kullanımında buldu.
Gübrenin yeterli miktarda kullanılmaması verimi doğrudan etkilerken, zararlılarla mücadelede yeterli ilaçlama yapılmaması ürün kayıplarına yol açma riski taşıyor. Eski teknolojili makinelerle üretim yapan üreticiler zaten baştan kaybetmiş durumda. Tüm bu gidişatın sonucunda verimin azalması ve arzın da iyice düşerek fiyatları olumsuz etkilemesi pek de sürpriz olmayacak gibi.