Tarım sektörünün Türk ekonomisine olan katkısı tartışılmaz. Ancak tarımsal üretimin başarısı kanıtlanmışken, gıda enflasyonunun artması, ortada derhal çözülmesi gereken sorunlar olduğunu gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu 2015 yılının ilk 6 aylık periyoduna ait verileri açıkladı. Verilere göre; Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,3 oranın büyüme gösterdi. Ekonomik büyümede tarım sektörünün katkısı ise yüzde 2,7 oranında oldu. Açıklanan bu verilerle, tarımsal üretime yönelik yatırım ve çalışmaların başarıya ulaştığının somut bir göstergesi olarak değerlendiriyor. Ancak TÜİK verilerini değerlendiren İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz’un da dikkat çektiği, şaibeli bir durum daha var; o da, gıda fiyatlarının artmış olması.
Tarımsal büyümede artış gözlenirken gıda enflasyonunun artıyor olması, Türkiye’de özellikle tarımsal emtia ile ilgili arz, talep ve fiyat ilişkisinin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini doğuruyor. Gün geçtikçe daha popüler olmaya başlayan tarımsal emtia yatırımları, özellikle de fiziki alım–satım yapılmaksızın finans piyasalarında işlem görüyor. Özellikle buğday, mısır, kakao, şeker, pamuk gibi tarımsal emtialar yüksek bir işlem hacmine sahip.
“Kooperatif toptancı hallerinde doğrudan satış yapılmalı”
Kopuz ayrıca, büyük marketlerin tarımsal ürünleri üreticiden alıp, tüketiciye ucuz fiyatlardan satmalarını sağlayan güncel Hal Kanunu ile de fiyatlarda beklenen düşüşün gerçekleşmediğini hatırlatıyor ve hem üreticiyi hem tüketiciyi zarara uğratan rantçı aracıların yerine kooperatif toptancı hallerinde doğrudan satış yapılmasını öneriyor. Böylece reel piyasayla ilişkili olmayan, spekülatif fiyat artışlarının da önleneceğini kaydeden Kopuz, nihai tüketicinin de en uygun fiyattan ürün temin edebileceğini söylüyor.
“Lisanslı depoculuk sistemi yerleşmeli”
Kopuz sözlerini diğer bir kritik noktaya işaret ederek bitiriyor; "Lisanslı depoculukla arz kontrolü sağlanmış ve spekülatif fiyat artışları önlenmiş olacak. Lisanslı depoculuk yerleşmediği sürece, spekülatif artışları önlemek oldukça zor olacaktır. Bu sisteminin yerleşmesiyle kurulacak Ürün İhtisas Borsaları, serbest piyasanın oluşumunu temin edecektir. Bölgesel maliyet farklarını ortadan kaldırmak için de lojistik altyapının güçlendirilmesi gerekmektedir. Anadolu'daki tüccar ile İstanbul'daki gıda tüccarı arasında maliyet kalemleri farkı çok fazladır. Doğal olarak tüccar da bu fiyat farkını sattığı ürüne yansıtmaktadır. Eğer Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve hükümet, Türkiye çapında lojistik altyapısını geliştirmeye yönelik çalışmalara ağırlık verirse, bunun fiyatlara yansıması da gözle görülür şekilde olacaktır. Dolayısıyla çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki lojistiğe yapılacak yatırım, gıda enflasyonun azalması demektir.”