Limon verim ve kalite yönünden başarılı bir sezon geçirse de, bunu mümkün kılan girdiler geçen yıla göre 3 kat fazlaya mal oldu. Üstelik düşük talep nedeniyle fiyatlar da baş aşağı iniyor! Pandeminin ilk günlerindeki popülaritesini mumla arayan üründe üreticiler çareyi ağaçları sökmekte ya da bahçesini satmakta arıyor.
Bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce, Covid-19 ismiyle yaşamlarımızın tam ortasına yerleşen yeni tip koronavirüsün tüm dünyayla birlikte Türkiye’yi de ilk kez etkisi altına aldığı günler, salgının hala güncelliğini koruduğu şu günlerde herkesin aklında. Sosyal ve gündelik yaşamda pek çok alışkanlığı değişmeye zorlayan sıkı karantina koşullarıyla hatırlanan o günlerin geniş kitlelere hatırlattığı en önemli gerçeklik ise taze, sağlıklı ve hepsinden önce de yeterli gıdaya ulaşmanın ne kadar yaşamsal olduğuydu.
Buna bağlı olarak tarımın ve yerli tarım ürünlerinin değerinin de bir kez daha hatırlandığı 2020 bahar aylarında hem tarımsal alanda alınan ani kararlara hem de tüketicinin değişen eğilimlerine damga vuran ürünlerin başında ise limon geliyordu. Sağlık temelli faydalarıyla limona olan talebin bir anda artması ürünün fiyatını hızla yükseltmiş, Nisan ayında limon ihracatına kısıtlama getiren “ön izin” şartı ise 4 aylık bir sürenin ardından Ağustos 2020’e kadar sürmüştü.
Ancak ihracat yollarının yeniden açıldığı o Ağustos ayında pazar koşulları çoktan tersine dönmüştü. Narenciyede hasat mevsiminin de gelmesiyle salgının ilk günlerindeki artan talebe ürün yetiştirebilme çabası yerini ürün bolluğuna bırakmış, ihracatın fiilen durdurulmuş olması ise geçen süre içinde kaybedilen dış pazar olanakları olarak limon piyasasının eksi hanesine yazılmıştı.
Bir buçuk yılda ne değişti?
Geçen bir yıllık sürenin ardından limonda durumlar bir önceki hasat dönemine kıyasla daha da olumsuz hale gelirken, geçen yılın ilkbaharındaki geçici koşullar ise yalnızca bir buçuk yıl içinde deyim yerindeyse uzaklarda kalmış bir anıya dönüştü bile! Bu duruma gelinmesindeki başlıca etken ise Covid-19 salgınının artçı etkileriyle daha da kesinleşen döviz kurundaki önlenemez yükselişler.
Hem küresel piyasalar hem de Türkiye özelinde gıda fiyatlarındaki genel artışın aksine, bu dönemde hızlı bir gözden düşme yaşayan limonun satış fiyatları da son 1 yıl içinde yüzde 13,7 oranında düşüş yaşadı. İthalata, dolayısıyla döviz kurlarındaki hareketliliğe doğrudan bağlı olan üretim girdileri ise buna ters orantılı olarak neredeyse 3 kat arttı.
Hasat gözlemlerine bakılırsa limon üreticileri bu yıl hem verim hem de kalite yönünden geçtiğimiz sezonları aratmayacak bir seviye yakalamış durumda. Ancak verimli ve nitelikli bu üretimi mümkün kılan bitki koruma ve besleme gibi uygulamaların maliyetinin bu denli artmış olması kimi üreticileri üründen, hatta bahçesinden vazgeçmeye zorluyor.
Üretici için üçüncü bir seçenek yok!
Artan maliyetler ve düşen fiyatlar arasına sıkışıp kalan limonun yaygın olarak yetiştirildiği Akdeniz kıyı şeridinin iki ucunda da benzer durumlar yaşanıyor. Muğla’da kg başına ortalama 1,5 TL harcamaya 1,5 TL’ye mal olan üretime karşılık ürünün satış fiyatları Kasım ayı itibariyle 0,8 TL’ye, yani neredeyse yarı yarıya inmiş durumda.
Türkiye genelindeki üretimin yaklaşık 3’te 1’inde imzası bulunan ve “limonun başkenti” olarak anılmaya başlayan Adana-Mersin bölgesindeki koşullar daha da dramatik. Adana Hali’nde Mayer cinsi limonun kilosu 0,25 TL, diğer bir hesapla 25 Kuruşa düştü. Alıcıdan gelen tekliflerinin kg başına 40 Kuruşa indiği Mersin’de “Bu fiyatlarla kâr etmek bir yana maliyetler bile çıkmıyor” diyen üreticilerin önünde yalnızca iki seçenek var: Ya meyveleri çürümeye terk etmek ya da teklifleri düşük fiyata karşın kabul etmek.
Dış bağlantılar kaybedildi, tüccar limon satın almak istemiyor
Aslında talep ve fiyatlardaki bu kısırlık mahsulün fiziki durumuna yansımaya başladı bile. Mersin’de normalde Kasım sonlarında sona eren limon hasadında bu kez Kasım ayının ortası itibariyle henüz limonların yüzde 30’u hasat edilebildi. Mersinli üreticilerden Murat Saat, ilde toplam 1,5 milyon tona ulaşan ürünün dalında kalmaması ve gelecek yıl rekolte kaybı yaşanmaması için iç piyasada tüketimin hareketlenmesi gerektiğini söylüyor.
Muğla’nın Dalaman ve Ortaca gibi ilçelerinde de dalında bekleyen limonların sayısı bir o kadar fazla. Geçen yıl yarı yarıya düşen rekolteye rağmen limonun 3 TL’den alıcı bulabildiğini söyleyen Ortaca Ziraat Odası Başkanı Salim Çöllü, “Ancak pandemiyle birlikte getirilen kısıtlamalar nedeniyle elinde ürün kalan tüccar bu sene limon almak istemedi. Geçen yılki ihracat kısıtlaması en büyük pazarlarımızdan biri olan Rusya’yı ve diğer dış bağlantılarımızı bize kaybettirdi” diyor.
Borcunu ödeyemeyen bahçesini satışa çıkarıyor
Satış fiyatı maliyetin altına düşüp fark açıldıkça, özellikle de borçlu konumdaki üreticiler üründen umudunu kesmeye başladı. Bölgede borçlarını ödeyemeyen pek çok üreticinin bahçesini satışa çıkarmaya başladığına dikkat çeken Dalaman Ziraat Odası Başkanı Tavfik Tayfun Tuncay, bazı üreticilerin ise ağaçlarını kesmeyi düşündüğünü ekliyor.
Adana’da da ağaçlarını sökme kararı alan çok sayıda üretici olduğunu söyleyen Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan da ihracata yönelik müdahalenin oyunun seyrini değiştirdiğini düşünüyor: “Geçen yıl geç çıkan limonlarımızı yurtdışına gönderirken çok talep vardı ama ihracat kısıtlaması getirilince ürün elimizde kaldı. O ülkeler de başka pazarlar bulunca fiyatlar bu seviyelere düştü.”