Tarımsal üretimdeki başarıyı doğrudan etkileyen yağışın yetersiz olduğu koşullarda devreye toprak ve su verimliliğini arttıran yöntemler giriyor. Bunlar arasında en yaygın ve güvenilir olanı ise nadas sistemleri.
Kuraklık… Bugünlerde, söz konusu tarımsal üretim olduğunda bu sözcüğü kullanmaksızın uzun cümleler kullanmak zorlaşmaya başladı. Oysa iklimsel süreçlerin ayrılmaz bir parçası olan kuraklık ne insanlar, ne de aynı gezegeni paylaştığımız diğer canlılar için yeni bir olgu. Üstelik, yalnızca tarımın keşfinden bugüne kadar geçen binyıllar değil tarım öncesi çağlar boyunca da bu sözcüğün ifade ettiği şeylerde pek de değişiklik yaşandığı söylenemez!
Ancak küresel iklim değişikliğinin gölgesinde sıklaşıp şiddetlenmeye başlayan kuraklık süreçleri, onu yeniden tanımlamayı ve onunla mücadelede keskin kararlar almayı zorunlu kılıyor. Bu mücadelede modern tarım teknolojilerinin sağladığı olanaklar insanlığın elindeki en önemli koz. Ancak bu, geleneksel yöntemleri de göz ardı etmek anlamına gelmiyor!
Kuraklıkla mücadelenin sessiz ama etkili yolu
Yıllık yağışın ortalamanın altında gerçekleşmesiyle başlayan kuraklık toprağın su dengesini yitirmesine sebep oluyor. Toprakta yaşanan bu dengesizlikler de öncelikle tarım faaliyetine darbe vuruyor. Tarım Bitkinin ihtiyacını karşılayacak su miktarının toprakta bulunmuyor olması, tarım alanlarında kaybın oyuna geride başlamak demek! Su kıtlığının yaşandığı kurak bölgelerde üreticilerin yöneldiği, özünde basit ama bir o kadar etkili çözümlerin başında ise nadas geliyor.
Bir bitki yetiştirme sistemi olarak tanımlanan “nadas” çoğunlukla kuru tarımın yaygın olduğu bölgelerde uygulanıyor. Yıllık yağış miktarının her sene topraktan ürün kaldırmaya yetmeyecek kadar az olduğu koşullarda en çok başvurulan uygulama hep nadas oluyor. Toprağın bir yıl işlenip bir yıl da boş bırakılması şekilde ilerleyen bu sistem doğru uygulandığında, araziden her iki senede bir fakat istenen düzeyde ürün alınabilmesini mümkün kılıyor.
Faydaları toprağın altında üstüne uzanıyor
Nadas tarım sistemleri arasında uzun yıllar içinde kurduğu köklü bir yere sahip. Bitkisel üretime sağladığı faydaların bütününe bakıldığında, güvenilir bir yöntem olarak geçmişten bugüne sıyrılıp gelmesi bu yüzden şaşırtıcı değil. Nadas yılında boş bırakılan toprağın düşen yağış sularını bünyesinde depolayabilmesi ve bir sonraki ekim yılı içinde ekilecek bitkinin kullanabileceği su miktarını arttırması bu faydaların başında geliyor.
Nadas toprakta yalnızca suyun verimli kullanımıyla değil azot birikimine katkıda bulunmasıyla da biliniyor. Toprağın havalanmasını sağlaması ve topraktaki mikrobiyal aktiviteyi arttırması için de başvurulan nadas uygulaması aynı zamanda yabancı ot mücadelesinde de üreticinin elini güçlendirecek katkı sağlıyor.
Üretimdeki başarı doğru nadas tipinde saklı
Nadas uygulamasına karar verirken birden fazla faktör göz önünde bulunduruluyor. Bunun için öncelikli olarak arazinin bulunduğu bölgedeki yağış şartlarına hakim olmak gerekiyor. Zira yağış oranlarının belli bir düzeyin üstünde olması nadası gereksiz kılabilirken, kurak şartlara sahip kimi alanlarda bu yöntem bir zorunluluk haline gelebiliyor.
Kuru tarım alanları ile bu kategori dışında kalan araziler için tercih edilmesi gereken nadas tipleri de birbirinden farklı. Kuru tarım alanlarında uygulanması gereken nadas tipleri kara nadas, tam nadas, bostan nadası ve anızlı nadas olarak sıralanıyor. Kuru tarım alanları dışında uygulanması gereken nadas tipleri ise kendi içlerinde güz nadası ve yarım nadas olarak ikiye ayrılıyor.
Kurak alanlarda en yaygını kara nadas
Türkiye’nin sahip olduğu iklim ve toprak koşullarının çeşitliliğine bağlı olarak tarım alanlarında tüm nadas tiplerini gözlemleyebilmek mümkün. Fakat özellikle kuru tarım bölgelerinde “kara nadas” en yaygın şekilde uygulanan yöntem olarak ön plana çıkıyor. Bu nadas tipinde arazi hasattan sonraki yıl sonbahardaki ekim zamanına kadar, yani yaklaşık 15 ay süresince boş bırakılıyor.
Kara nadasta ilk toprak işleme ise mart veya nisan aylarında başlıyor ve ekim ayına kadar devam edebiliyor. Bu sistemde toprak işlemenin öncelikli amacı yabancı otların toprak bünyesindeki suyu kullanmasını engelleyebilmek. Buna bağlı olarak kara nadasta toprak işleme faaliyetinin sonbahar aylarında yapılması herhangi bir fayda sağlamıyor.
Anızları faydaya dönüştüren sistem
Tarım alanlarında yaygın olarak benimsenmiş olsa da yarar yerine zarara yol açan kimi alışkanlara nadas pratiklerinde de sıkça rastlanıyor. Bunların başında “anız yakmak” geliyor. Hasattan sonra toprak üzerinde kalmış olan anızların yakılması, özellikle organik maddece fakir ve erozyona açık araziler için yalnızca olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Oysa ki anızların sürülerek veya parçalanarak toprağa tekrardan kazandırılması toprağı tavında tutuyor ve erozyona engel oluyor. Dahası, belli bir nadas sistemi içinde anızların sağladığı faydalar da artıyor. Toprak üzerindeki anız kalıntılarının olduğu gibi bırakıldığı ve “anızlı nadas” olarak bilinen bu sistem toprakta daha fazla su biriktirmeyi mümkün kılıyor.
Anızlı nadasın püf noktaları
Kuru tarım alanlarına özgü bir uygulama olan anızlı nadasta toprak işleme alttan yapılıyor. İlk işleme genellikle toprağın tavında olduğu kış sonlarında, yani mart ve nisan aylarında gerçekleşiyor. Toprağın su kaybını azaltmak için birebir olan bu sistem, aynı zamada toprakta “kaymak” ya da “kabuk bağlama” olarak bilinen oluşumu önleme ve toprak erozyonunu engellemeye de yardımcı oluyor.