Sera yatırımı yapmak isteyen ya da tarım arazisi afetlerden zarar gören üreticilerin çoğu, kredi ya da sigorta süreçlerinde devreye giren ekspertiz hizmetlerinden memnun değil.
Son yılların en düşük yağış oranlarına sahip kış sezonlarından birini geçiren Türkiye tarımında üretimin cansuyu olan su kaynaklarına dair gözlemler tedirgin edici bir tablo çizmeye başladı. Aynı şekilde üretime dair mevcut veriler de bu durumu yansıtır nitelikte.
Üstelik içinden geçilen bu zorlu kuraklık sürecine bir de afet niteliğine varan beklenmedik ve aşırı hava koşulları ekleniyor. Geçtiğimiz günlerde Antalya ve İzmir’de yaşanan sağanak yağışlar ve su baskınları, kuraklıkla birlikte küresel iklim değişikliğinin yarattığı olağanüstü şartların diğer yüzünü temsil ediyor.
Teminat bedelleri üreticiyi yatırımdan vazgeçiriyor
Benzeri pek çok afette olduğu gibi Antalya ve İzmir’de de yağış ve sel sularından en çok etkilenen cephelerden biri örtü altı üretim. Hasar gören sera yapıları ve sular altında kalan ürünler bir kez daha tarımsal sigorta konusunu gündeme getirdi. Ancak sıkça dillendirilmese de, sigorta konusunda üreticilerin içine girdiği çıkmazını daha da daraltabilen bir süreç daha var, o da ekspertiz hizmetleri.
Aslında ekspertiz sorunsalı örtü altı üreticilerin gündemine yalnızca doğal afetlerde değil, henüz sera yatırımının ilk aşamasında giriyor. Ziraat Bankası modern bir sera, bahçe ya da benzeri tarımsal bir yapı kurmak için kredi başvurusu yapan üreticiden 1’e 1,25 oranında ipotek istiyor. Sera yatırımlarında ekspertiz tarafından istenen yüksek meblağda teminatlar ise üreticinin sera yatırımını askıya almasına neden olabiliyor.
Emtia değerleri üçte bir düşürülüyor
Ekspertiz probleminin açıklanan tarımsal kredilerin kullanılması konusunda üreticilerin karşı karşıya kaldığı en önemli sorun haline geldiğini söyleyen Serkonder Yönetim Kurulu Üyesi Barış Aydoğdu, ekspertiz firmaları üreticin göstereceği emtiaların değerini 3’te 1 oranında düşürebildiğine dikkat çekiyor.
“Eksperler de bizim içimizden insanlar. Ancak üreticinin tarlasının, serasının değerini düşürmek üreticinin değerini düşürmektir. Değer görmeyen insanlar da üretim yapamaz” diyen Aydoğdu, “Mevcut ekspertiz sistemi üreticinin değerini yanlış belirliyorsa, üretici de buna gerektiğinde müdahil olabilmeli” şeklinde konuşuyor.
Üreticiler “sigorta sisteminde en önemli sorun ekspertiz” diyor
Üretici yatırımını yapıp teminatları da yeterli olduğunda serasını inşa ettikten sonra ise herhangi bir doğal afetle karşı karşıya kaldığında doğal olarak yeniden ekspertiz ile karşılaşıyor. Bu konuda Ankara Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma dikkat çekici veriler içeriyor. TARSİM sigortalarının en yaygın olduğu ile olan Tekirdağ’da yapılan bir ankete göre, mevcut sigorta sistemine ilişkin sorun sıralamasında ilk sırada ekspertiz geliyor.
Buna göre mevcut sistemden memnun olanlar yüzde 19 seviyesinde kalırken, sigorta yaptıran üreticilerin yüzde 38’i ekspertiz hizmetlerinden şikayetçi. Diğer sorunlar ise yüzde 19,5 ile yüksek muafiyet oranları, yüzde 17,2 ile yüksek prim miktarları ve yüzde 11,6 ile diğer sorunlar geliyor.
Hasar tespitinde güven sorunu oluştu
Ankete göre, halihazırda sigortalı olmayan üreticilerin yüzde 40’ı ise daha önce sigorta yaptırmış ve sonrasında çeşitli nedenlerden dolayı bundan vazgeçmiş. Vazgeçme nedenlerinin başında ise yaşanan hasarların muafiyet oranı altında kalması ve eksperin yanlış değerlendirme yapması nedeniyle zararların karşılanamamış olması geliyor.
Yapılan araştırma üreticiler arasında eksperlere karşı olumsuz bir izlenimin yaygın olduğunu gösteriyor. Üreticilerin söylemleri arasında söz konusu uzmanların “hasar tespiti konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları”, “TARSİM’e bağlı olanların yanlı bir tutum sergilemeleri” ya da “Üreticilere kaba yaklaşımlarda bulunmaları” gibi şikayetler göze çarpıyor.
Belli ürün gruplarında uzman eksper yetiştirilmeli
Eksperlerin doğru hasar tespitinde bulunamadığı yargısını kırmak için belirli ürün gruplarında uzmanlaşmış eksper kadrolarının yaratılması gerektiğini söyleyen Aydoğdu, “Bunun için söz konusu bölgedeki üniversiteler,Tarım İle ve İlçe Müdürlükleri, ziraat odaları ve ticaret odaları ile birlikte ikincil bir eğitim ve kurs hizmeti oluşturulmalı. Ayrıca kendini yetiştirmiş ve belli yetkinlikteki üreticiler de gerektiğinde bu kurslara katılıp ekspertiz olabilmeli” önerisinde bulunuyor.