Covid-19’un öğrettiği, ya da en azından öğretmek için yeteri kadar argüman verdiği bir gerçek daha var. O da “doğru bilgi”nin değeri. Bu tarım için de her zamankinden çok geçerli.
Yeni on yılın ilk yaz mevsimine girmek üzereyiz. Ancak bu yaz bildiğimiz, alışık olduğumuz tüm diğer yazlardan çok farklı olacak. Kısacık bir zamanda tüm insanlığın ortak mücadelesine dönüşen yeni tip koronavirüs, yani Covid-19’ün gölgesinin hala üzerinde salınmaya devam ettiği bir yaz. Yeryüzünün sakinleri için “mesafe”nin iktidarını koruyacağı bir yaz. Kimi özgürlüklerin hala sınırlı olduğu, ancak daha güzel günler için olabildiğince umut biriktirdiğimiz bir yaz!
Tüm bu salgın süreci herkese sayısız şey öğretti. Uzaklardaki sevdiklerimizin kıymeti ya da sağlığımızın kırılganlığı ilk akla gelenler. Daha önce fark etmediğimiz bu gerçekler kadar, belki hiç fikir sahibi olmadığımız da çok şey öğrendik. Bir grip virüsünün nasıl yayıldığından elleri doğru şekilde dezenfekte etmenin yollarına kadar!
Endişe ile yanlış bilgi kol kola ilerliyor
Ancak koronavirüs sürecinin öğrettiği, ya da en azından öğretmek için yeteri kadar argüman verdiği bir gerçek daha var. O da “doğru bilgi”nin değeri…
Salgın sürecinde, özellikle de ilk dönemlerinde toplum genelinde en çok ortaklaşılan duygular endişe ve bilinmezlik oldu. Endişe ve bilinmezlik… İşte yanlış bilginin en rahat şekilde kendine yol açabilmesine sağlayan iki insanlık hali!
Sansasyonel açıklamalar, komplo teorileri, kısacık bir zamanda milyonlarca insanı yanlış yönlendirmeye yeten söylentiler… Tüm bunlar, kitlesel endişenin hakim olduğu bugünlerde çok daha yaygın ve etkili. Böyle günlerde bilimsel, teyit edilmiş, güvenilir bilgi belki de her zamankinden daha kritik rol oynuyor. Koronavirüsle geçen günler de bunu kanıtladı, kanıtlıyor.
Kulaktan kulağa oyunu
Tarım ve gıda “doğru sanılan yanlışlar”dan, şehir efsanelerinden en çok çeken alanlardan biri. Tarım ve gıda, salgın günlerinde de yanlış bilgilendirmelerden nasibini bolca almaya devam ediyor. Üstelik bunun tek kaynağı eski tabirle “fısıltı gazetesi”, yani kulaktan kulağa (ya da artık akıllı telefondan akıllı telefona!) yayılan söylenceler de değil.
Mayıs sayımızda kaleme aldığı yazısında bilim için tarih boyunca verilen çetin mücadeleleri hatırlatan tarlasera başyazarı Prof. Dr. Selim Çetiner, bu durumun salgın süreciyle de değişmediğini söylüyor: “Covid-19’a karşı tek umut geliştirilecek aşıya bağlanmışken, aşı karşıtı kişi ve kuruluşların bir kenara çekildiğini mi sanıyorsunuz? Covid-19’un bazı güçlerin gizli emellerine hizmet için laboratuvarda geliştirilip kasten etrafa saçıldığı yönündeki komplo teorilerine ya da bu menhus virüsün yanlışlıkla laboratuardan kaçtığını iddia eden yazılara ve daha da önemlisi bunlara safça inanıp sosyal medyada paylaşan sözde okumuş yazmış milyonlarca insana ne demeli?”
Tarımı uzmanlarından başka herkes konuşursa!
Sayın Çetiner’in de dediği gibi, tüm bu enformasyon bombardımanı altında, üstelik de deyim yerindeyse “safsata” ile ortalığı daha da tozu dumana katanların olduğu bir ortamda, ne tek tek ne de toplu bir “aydınlanma” yaşanmasını beklemek gerçekçi değil. Ancak akıntıya kürek çekip doğru bilginin yolunu inatla kazmak mümkün. Aynı şekilde, o doğru bilgiye ulaşmak için çaba sarf etmeleri gerektiğini en azından çevremizdekilere, sevdiklerimize hatırlatmamız da…
Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera, Mayıs sayısında işte bu tip yanlış bilgi ve “hurafe” örneklerini tarım özelinde bir araya getirdi ve her birinin doğrusunu bilimsel veriler ışığında açıklamaya çalıştı. Bu incelemeyi yaparken gördük ki, ne yazık ki tarıma dair yalan yanlış bilgileri yayanların önemli bir kısmının uzmanlık alanı değil. Daha da kötüsü, yine bir kısmı farklı alanlarda uzmanlığını kanıtlamış kişiler!
Belki de tarım ve gıdanın bu denli kolay "atılıp tutulan" bir alan olagelmesi söz konusu kişilere tüm bu kolaycılığı sağlıyor. Ancak şu bir gerçek ki, uzmanlık sahibi insanların tarıma dair yaydıkları kulaktan dolma ve ezbere sözler kamuoyunu daha da çok manipüle ediyor.
Gerçeklik çaba ister!
Artık yaz aylarına giriyoruz… Son 4 ayda Covid-19’dan en çok çeken ülkeler giderek daha rahat günlere doğru temkinli adımlar atıyor. Güney yarımküreden ise can sıkan haberler gelmeye devam ediyor.
Ancak ne olursa olsun, insanlık o ya da bu şekilde Covid-19’a karşı galip gelecek! Peki bu süreçte bilimsel bilgi de “hurafe salgını”na karşı, belki benzer bir zafer olamasa da birkaç cephe kazanabilecek mi? Bunu da zaman gösterecek.