Bugün Türkiye genelinde yaklaşık 400 bin mevsimlik tarım işçisi 1 Mayıs’ı salgın koşullarında bitkisel üretimin devamlığı için ter dökerek geçiriyor.
Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma, ya da dünya genelinde yaygın tanımıyla İşçilerin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü. Nisan-Mayıs dönemi, emek dünyasının ayrılmaz parçası olan tarım işçilerinin de yollara döküldüğü ve tarım alanlarına dağıldığı bir dönem. Bugün Türkiye genelinde yaklaşık 400 bin mevsimlik tarım işçisi 1 Mayıs’ı bitkisel üretimin devamlığı için ter dökerek geçiriyor.
Salgın tarımsal işgücünü azalttı mı?
Tarımsal işgücüne dair sorunlar yeni tip koronavirüs (Covid-19) ile birlikte bugünlerde daha da keskin bir hal almış durumda. Salgın ortamında alınan tüm önlemlere karşın tarım alanlarına çıkacak olan nüfus, hastalık tehlikesi ile geçim derdi arasındaki ikilemi yaşıyor. Bu duruma 20 yaş altı ve 65 yaş üstü kişileri kapsayan sokağa çıkma yasakları eklendiğinde toplamda tarımsal işgücünün azalma eğiliminde olduğunu söylemek mümkün.
Mevsimlik tarım işçileri ulaşıma getirilen kısıtlamalardan muaf tutulsa da, kontrollü olarak devam eden seyahat koşulları ne işçiler ne de üreticiler için uzun vadede sürdürülebilir değil. Normal şartlarda tarım işçilerinin ulaşımı genellikle transit dolmuşlarla ortalama 15-20 kişilik gruplar halinde sağlanırken, sosyal mesafe şartları nedeniyle bu sayı neredeyse yarı yarıya indirilmiş durumda.
Artan ulaşım maliyetleri için destek verilmeli
Bu ulaşım sürecinde sosyal mesafe ve hijyen koşullarının dikkatlerden kaçtığı her an riskleri de beraberinde getiriyor. Öte yandan, yeterli işçinin seyahatini mümkün kılmak için ihtiyaç duyulan araç ve yakıt da otomatik olarak artıyor. Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, bu konuda ilgili Bakanlıkların destek sağlaması gerektiğini söylüyor.
“Özellikle mevsimlik tarım işçiliğinin tüm hane halkının işgücü üzerine kurulmuştur. Bu durumda çocuklarını evde bırakamayacak olan ailelerin istihdama katılmaları mümkün değil” açıklamasını yapan ZMO İzmir Şubesi, bu konuya dair ek bir genelgeye yayımlanmadığına dikkat çekiyor.
Güvencesiz emeğin başlıca mağduru kadın ve çocuklar
Tüm bu zorluklar aslında tarımda çalışanların karşı karşıya olduğu sosyal güvence eksikliğine bağlanıyor. Kayıt dışı istihdamın, yani güvencesiz emeğin en yoğun olduğu sektör yüzde 23,2 ile tarım. Bu durumun başlıca mağdurları ise pek çok sektörde olduğu gibi öncelikle kadınlar ve çocuklar. Bitkisel üretimde çalışan kadınlarda kayıt dışı çalışmanın yüzde 90’lara kadar çıkıyor olması bunun en açık göstergesi.
Uzaktan eğitim göç takvimini değiştirdi
Normal şartlarda çocukları okula devam eden pek çok mevsimlik tarım işçisi ailesi, uzaktan eğitime geçilmesiyle birlikte Haziran ayındaki göç sürecini Nisan ayına çekti. Bu da, çocukların tarım alanlarında daha çok süre geçirmesi demek. Bu durum, çalışma ve yaşam koşulları elverişsiz tarım alanlarının yarattığı riskleri daha arttırıyor.
Mevsimlik tarım çadır alanlarında güvenlik ve hijyen koşullarına azami önem gösterilmesi gerektiğini söyleyen Hayata Destek Derneği, işçi aileleri ve çocukların salgına dair bilgilendirilmesi çağrısını yapıyor. Dernek ayrıca, “65 yaş üstü ve 20 yaş altı bireyler mümkünse araziye gitmemeli ve kaldıkları yerde yetişkin aile üyeleri, yerel ve merkezi yönetim organları ile sivil toplum kuruluşları tarafından desteklenmeli” diyor.