Uzmanlar, 300’den fazla ürünü tehdit eden kahverengi kokarca kontrol altına alınmazsa Türkiye'nin dünya lideri olduğu fındıkta ağır kayba uğrayabileceğini söylüyor.
Tüm dünya ile birlikte Türkiye de koronavirüs salgını ile mücadele ederken tarım arazilerinin davetsiz misafirleri de bitkisel üretimi tehdit etmeye devam ediyor. Afrika’da geniş çaplı kayıplara yol açan çöl çekirgelerinin tehlikeli yolculuğu korkulduğu gibi Türkiye’yi etkisi altına almadı. Ancak asıl risk bu kez kuzey yönünden geliyor: Kahverengi kokarca.
Latince adı Halyomorpha halys olan ve süne zararlısı olarak da bilinen kahverengi kokarcayı Türkiye aslında 3 yıldır yakından tanıyor. İlk olarak 2017 yılında Kafkasya’dan Karadeniz’deki tarım arazilerine giriş yapan zararlının bu sürede etkisini giderek arttırması, başta fındık olmak üzere pek çok üründe tehlike çanlarını çalmaya başladı.
2016-2018 yılları arasında Gürcistan’da fındık üretiminin 3’te 1’inin kaybına yol açan kahverengi kokarca, Türkiye’de de 3 yıl içinde 8 farklı ile yayılmayı başardı. Uzmanlar, fındıkta hasarlı ürün oranının yüzde 20’lere çıkmasına neden olan zararlı kontrol alınmazsa Türkiye’nin dünya lideri olduğu fındık üretiminde çok daha büyük kayıplarla karşılaşabileceği uyarısını yapıyor.
1 milyar dolarlık kayıp riski
Artvin, Rize, Ordu, Giresun ve Samsun’da yaygın olarak görülmeye başlayan kahverengi kokarca, batıda da Yalova’ya kadar uzandı. Narenciye, üzüm, Trabzon hurması gibi meyvelerin yanı sıra domates, biber ve mısır arazilerinde de görülen zararlı, konuk olduğu ürünlerde hem kalite hem de verim kaybına neden oluyor.
Zararlının yayılımı önlenmezse fındığın yüzde 30’unun zarar görebileceğini söyleyen 19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Tuncer, “Önümüzdeki yıllarda Avrupa ve Amerika’daki gibi böcek popülasyonu arttığında kayıp yüzde 50’lere çıkabilir. Bu sadece fındıkta 1 milyar dolarlık kayıp demek” diye konuşuyor.
Geçmiş deneyimler ne anlatıyor?
Halyomorpha halys, ilk olarak ortaya çıktığı Uzak Doğu’dan sonra 90’lı yıllarda Kuzey Amerika, 2000’lerde ise Avrupa kıtasında benzeri sonuçlara yol açmıştı. Bu coğrafyalarda zararlıya karşı kimyasal mücadelenin 15 yıldır devam ettiğini söyleyen Tuncer, “Ancak bu kadar geniş alanda zarar yaratan bir böcek için yılda 5-6 ilaçlama gerektiren bir uygulamayla tarımın sürdürülebilir olması mümkün değil” diyor.
Samuray arıları ile mücadele mümkün
O halde kahverengi kokarcanın tarım arazilerinden sağlıklı bir şekilde söküp atılması nasıl mümkün olacak? Tuncer bunun için Çin’de yaygın olan bir yönteme dikkat çekiyor. “Samuray” adı verilen bir yaban arısı türünün kahverengi kokarca yumurtalarını yiyerek yok ettiğini söyleyen Tuncer, “Gerekli izinleri alıp altyapıyı oluşturduğumuz takdirde bu arı türünü ülkemize getirip üretimini yapabiliriz” diye konuşuyor.
Tüm bölgelere yayılabilir!
Kahverengi kokarcayla mücadeleyi zorlu kılan başlıca faktör, zararlının hızlı yayılım becerisi. “Karantina ve eradikasyon önlemleri çok zor, çünkü çok hareketliler. Günde 5 kilometreyi rahat uçabiliyorlar. Ticari vasıtalar rahatça yayılabiliyorlar” diyen Tuncer, “Birkaç yıl içinde bütün Türkiye’ye yayılabilir. Bu yüzden şeftali, elma, üzüm ve kayısı da yakın gelecekte risk altında” uyarısını yapıyor.