30 Ağustos’un kahramanları yalnızca bağımsızlığı değil; aynı zamanda toprak reformunu, Köy Kanunu’nu, ziraat enstitülerini, şeker fabrikalarını, Devlet Üretim Çiftliklerini, Köy Enstitülerini de kazanmış oldu.
“1920’lerin başında Türkiye’nin birçok bölgesinde üretim hala tarih öncesinden kalma teknikler, araç ve gereçlerle yapılmaktaydı. İç bölgelerde kullanılan saban, neolitik çağdaki gibi, ucuna çakmak taşı cinsinden sert bir sivri taş takılmış kanca biçimli bir odun parçasıydı.
Yapay gübre kullanımı bilinmiyordu. Bir tarlaya birbirini izleyen yıllarda faklı ürünler ekerek verimliliği arttıran ürün rotasyonu başlamamıştı. Tohum ekme işi ve hasat elle yapılıyor, altı taşlı ilkel bir döven kullanılıyor, tanenin sapından ayrılması için, binlerce yıl öncesinde olduğu gibi rüzgârdan yararlanılıyordu.”
(Yahya Sezai Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi, 2015)
Yıl 1922’ydi. Tarımda geçmiş yıllardan ilkel bir miras kalmıştı, 1. Dünya Savaşı ise tarımsal gelişimi tamamen durdurmuş, üretimi ise ciddi oranda düşürmüştü. Kurtuluş Savaşı böylesi zorlu koşullarda başarıya ulaştı. Bu başarı, üretimi merkeze alan, modernleşmeyi ilke olarak benimseyen ve aydınlanmanın ışığını Anadolu topraklarına düşüren Cumhuriyet’in de habercisiydi. Bu zaferin kahramanları ise böylece yalnızca bağımsızlığı değil; aynı zamanda toprak reformunu, Köy Kanunu’nu, ziraat enstitülerini, şeker fabrikalarını, Devlet Üretim Çiftliklerini, Köy Enstitülerini de kazanmış oldu.
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun!