Türkiye tükettiği susamın yalnızca yüzde 5’ini kendi üretiyor. Buna karşın ülke içinde üretilen susam dış pazarda lezzetiyle rakiplerine fark atıyor.
2013 yılının Kasım ayında susamdaki rekolte düşüklüğüyle açıklanan ani fiyat artışı, o dönem için büyük bir şok etkisi yarattı. Aslında yaşanan kriz buzdağının yalnızca görünen kısmıydı. Susam üretiminden kaynaklı sorunlar ise çok daha geniş bir zamana yayılarak sürekli bir halde yaşanıyor.
Bundan 25 yıl önce Türkiye’de 43 bin ton olan susam üretimi tam bir olumsuz istikrar örneği göstererek geriledikçe geriledi ve 2013 yılında 15 bin ton bandına kadar düştü. Son 3 yılda yeniden bir tırmanış yakalansa da bugünkü üretim 10 yıl önceki rakamların bile gerisinde kalıyor. Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera, yeni sayısında susamın üretim ve pazarlama aşamasında ortaya çıkan çok değişkenli denkleme mercek tuttu ve çözüm önerilerini sundu.
Hem kalitede hem ithalatta zirveye oynuyor
Bugün iç piyasada tüketilen susamın yalnızca yüzde 5’ini yerli üretim oluşturuyor. Geriye kalan büyük boşluğu ithal susam doldurunca piyasa ve fiyatlar da uluslararası pazarın hareketliliğinden etkilenmeye açık hale geliyor. Sınırlı miktarda, ancak yüksek standartlarda susam üreten Türkiye, bu ürünün önemli bir kısmını yurtdışına pazarlıyor. Yurtiçinde kalan ve çoğunlukla helva üretiminde kullanılan az miktardaki yerli susam dışında, iç pazarın yüzde 95’ini Afrika ve Asya ülkelerinden ithal edilen daha düşük kalitedeki susamlar dolduruyor.
Bir taşla iki kuş vurmak varken
Bu denkleme bakıldığında akla izlenecek iki yol geliyor. Lezzetiyle meşhur Türk susamı bu ününü kullanarak dış pazarda alanını çok daha genişletip ihracat gelirini arttırabilir. Diğer yandan ithalata olan bağımlılık yine yerli susamla giderilebilir, aynı anda iç pazar damak tadına daha hitap eder hale gelebilir. İki yol da tek bir çözüme çıkıyor: Üretimi arttırmak.
İşte sorun da burada düğümleniyor. Çünkü rakamlar bu çözümün tam tersi yönde yolculuk ediyor. Türkiye susam üretiminde son 10 yılda yarı yarıya kan kaybederken ithalatta ise dünya üçüncülüğüne yükseldi. Susamda açılan yol vites büyütmeye çağırırken tam tersine neden frene basılıyor?
Kazanç artmadıkça üretim azalıyor
Susam üreticilerinin sorunları tek bir noktada toplanıyor: Fiyat. Geçtiğimiz yıl susamın kg fiyatının 5 TL civarında olan fiyatlar, üreticinin tüm gelir-gider defteri göz önüne alındığında maliyeti karşılamaya yetmiyor. Hal böyle olunca da susama karşı ilgi giderek azalıyor.
Aroma ve nefaset bakımından dünyanın önde gelen susamları arasında yer alan yerli tohumlar, yüksek fiyatları nedeniyle gıda sanayicileri tarafından da tercih edilmiyor. Bu durumun çözümüne yönelik en önemli çıkar yol ise planlamaya uygun üretim modeli izin verecek bir tarım politikası olarak öne çıkıyor.
Kalite madalyasını elden düşürmeden
Susamdaki denklemin olumlu yöne doğru kırılması için daha fazla üretimden başka uzun vadeli bir çözüm yolu yok. Elbette bu yolun da uzun soluklu olduğunu ve üretime artı puan eklerken hali hazırda elde tutulan kalite madalyasını da elden düşürmemek gerekiyor.