Günümüzde kullanım alanları oldukça yaygın olan baharatlar ve baharat bitkileri insan sağlığı ve beslenmesi açısından önemli bir yere sahip. Tarihte ilaç niyetine kullanılan, şu anda da tatları ve kokularıyla yemeklerin vazgeçilmez bir unsuru olan baharatlar yazar Ramis Dara’nın da araştırma konusu oldu.
tarlasera, “Sofralara Geldi Bahar” adlı kitabından yola çıkarak Dara ile baharatlar ve baharat bitkileri üzerine bir röportaj gerçekleştirdi. 176 baharat bitkisinin hikâyesini anlattığı kitabında Dara, okurlarına bu bitkileri daha yakından tanıma ve kullanma şansı veriyor.
Baharat bitkilerini araştırmak nasıl aklınıza geldi? Araştırma süreci nasıl işledi?
İnsanlar âleminin bir üyesi olduğu kadar doğal âlemin de dolaylı bir üyesidir insan. Dolayısıyla insanlar âlemine karşı sorumlu olduğu kadar diğer canlılara, canlıların en savunmasızı bitkilere, dağa, taşa, toprağa, atmosfere karşı da sorumludur. Sorumluyuz. Bu hissedişte elbette çocukluğumun güzel bir köy ortamında geçmesinin de payı var. Beni insanlar - ailem - okulum kadar, çeşitli açılardan, otlar, çalılar, ağaçlar da besledi, büyüttü, eğitti. Renkleri, kokuları, çiçekleri ve meyveleriyle; yanı başımdaki varlıklarıyla. Ömrümün büyükçe bölümü kent ortamında ve edebiyatla haşır neşir halde geçerken, çocuklukta tanıdığım bitkileri unutmaya başladığımı ve onlarla ilişkimizin zayıfladığını fark ettim. Bu ilişkiyi yeniden güçlendirmek ve ete kemiğe büründürebilmek için çeşitli şekillerde yararlandığımız bitkileri, yaşadıklarımla edindiklerimin üzerine, günümüz teknolojisinin derleyip çalışma odamıza getirip bıraktığı bilgilerden süzebildiklerimi de ekleyerek, tanımaya yöneldim. Böylelikle bir şifalı bitkiler kitabı yazdım, hataları ve sevaplarıyla. İşin içine biraz girince, baharat bitkileri inanılmaz varlıklarıyla önüme uçsuz bucaksız bir dünya açtı. Bu kez bu renkler, kokular, lezzetler dünyasını tanımaya yöneldim.
“Sofralara Geldi Bahar” bitkiler hakkında neler anlatıyor? Baharat bitkileri bize doğa hakkında ne söylüyor?
Kitapta 176 baharlı bitkinin hayat hikâyesi anlatılıyor. Ancak biz insanların hikâyeleri genelde en çok yüz yılla sınırlıyken, çoğu bitkinin hikâyesi insanlık tarihinden önce başlıyor ve ne yaparsak yapalım (diyelim, köklerini kurutmak için elimizden geleni ardımıza koymayalım), belki insanlık tarihinden sonra da devam edecek. Tabii doğrudan bunlar anlatılmıyor kitapta. Baharlı bitkiler tanımaya/tanıtmaya çalışılırken, arka plandaki perspektif bu. Baharat bitkileri bize yeryüzünde yalnız olmadığımızı söylüyor. Kendileriyle daha yakından kuracağımız diyalogla hayatlarımızın daha iyileşeceğini, güzelleşeceğini, zenginleşeceğini söylüyor. Renkler, kokular, tatlar kazanacağımızı…
Bu keyifli söyleşinin tamamını
tarlasera Temmuz sayısında okuyabilirsiniz!