Yaklaşık bin çeşit endemik bitkinin tıbbi ve aromatik bitki olarak kullanıldığı Türkiye, uzun yıllardır bu bitkilerin tarımsal ürün olarak değerlenmesini bekliyordu. Yeni gelen desteklerle birlikte endemik türlerin hem üretiminin, hem ihracatının artması bekleniyor.
Geçtiğimiz sene tarımsal üretimin iç ve dış talebe uygun bir şekilde geliştirilmesi, doğal ve biyolojik kaynakların korunması yanında kırsal kalkınmanın sağlanması amacıyla, Türkiye'de tıbbi ve aromatik bitkiler ile boyamada kullanılan bitkilerin üretimlerinin artırılması, ürünlerin çeşitlendirilmesi, kalitenin iyileştirilmesi için Bakanlık tarafından geliştirilen proje hayata geçiriliyor. Tıbbi ve aromatik bitkilerin destekleme kapsamına alınmasının, özellikle yerel üreticileri rahatlatması bekleniyor.
Dekar başına 100 lira
Antalya, Konya, Eskişehir, Tokat, Denizli ve Muğla'da uygulanmaya başlanan projeye bu sene, Ağrı, Aydın, Balıkesir, Bartın, Bilecik, Bingöl, Çankırı, Diyarbakır, Elazığ, Hatay, Isparta, İzmir, Kahramanmaraş, Karabük, Kayseri, Kütahya, Malatya, Niğde ve Trabzon da eklendi. Proje kapsamında kekik, kimyon, kişniş, karabuğday, safran, çörekotu, çemen, anason, fesleğen ve tıbbi adaçayı gibi bitkilerde iyi tarım yapan üreticilere dekar başına 100 lira destekleme ödemesi yapılıyor.
En büyük hedef; Türkiye’ye özgü çeşitleri dünyaya yaymak
Yüzyıllaran beri Türkiye, endemik bitki çeşitliliği bakımından oldukça önemli bir zenginliğe sahip. Bu bitkiler, ilaç, sanayi, gıda, kozmetik gibi bir çok sektörde kullanılıyor. Bu çeşitlerden 350’si iç piyasada ticaret unsuruyken, yaklaşık 100 tanesinin de ihracatı yapılıyor. Yeni desteklemelerle hem iç, hem dış pazarda artış bekleniyor. Üretim ve ihracattaki artışla birlikte, yalnızca Türkiye’ye özgü endemik çeşitler de dünyaca ünlenebilir. Bu da İzmir'in kekiğinin, Karabük'ün safranının, Muğla ve Aydın'ın adaçayının, Hatay'ın defnesinin, Isparta ve Burdur'un lavantasının, ilaç sanayi, gıda, kozmetik gibi bir çok sektörde kullanılmak üzere dünyaya ihraç edilebilmesi anlamına geliyor. Ancak yüzyıllardır farklı alanlarda kullanılan, bazı ilçelere isimlerini veren ve yöresel üreticilerin geçim kaynağı olan bu endemik türlerin değerinin neden bu kadar geç anlaşıldığı merak konusu.