Tarım sektöründeki ayak izlerinin fazlasıyla kuvvetlendiğini dile getiren Corteva Agriscience Türkiye Ülke Lideri Harun Toksöz, Corteva’nın inovasyona yaklaşımını, organizasyon yapısını, hedeflerini ve tarımın geleceğini yeni ofislerinde ağırladığı tarlasera’ya anlatıyor.
Dow AgroSciences, DuPont ve Pioneer’ın mirasını taşıyan Corteva Agriscience’ın dünyadaki yeri nedir? Sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor ve nasıl bir organizasyon yapısına sahip?
Dow AgroSciences benim ilk iş yerimdi. Bugün de birleşme sonrası yine onun mirasını da taşıyan bir şirkette çalışıyorum. Geçmişe dönüp baktığımda bana sayısız öğrenimler kattığını görüyorum. Birleşme süreci 2017 yılında resmi olarak başladı. Uzun süren bir yolculuğun ardından, 2019 Haziran ayından bu yana Corteva Agriscience tek başına tamamen tarıma adanmış bir tarım şirketi. Kendimizi fazlasıyla çözüm ortağı olarak hissediyoruz. Birleşme sonrasındaki sürece bakınca, Corteva’nın yolculuğunun gayet başarılı bir şekilde ilerlediğini düşünüyorum. En değerli çözümleri sunan tarım şirketi olmak için çalışıyoruz. Bu hedefte de emin adımlarla ilerlediğimizi düşünüyorum. Dünyada 22 binden fazla çalışanımız var. Sayısız ülkede faaliyet gösteriyoruz. Sektördeki rekabet göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’de sahada en kalabalık ekibe sahip şirket biziz. Corteva’nın Türkiye’de sadece ticari faaliyetleri yok. Aynı zamanda üretim operasyonları, Ar-Ge operasyonları var. Bunlar göz önüne alındığında en kalabalık organizasyon ağına sahibiz. Biz çözüm sunuyoruz, ürün satmıyoruz bunu belirtmeliyim. Ürünün her zaman daha ucuzu, daha pahalısı veya daha iyisi gelecektir. Ancak biz bir tarım teknolojileri çözümleri şirketiyiz.
Diğer yandan Corteva’nın değerlerinin kendi değerlerim ile uyuşan bir şirket olduğunu düşünüyorum. Bu da benim profesyonel hayatıma ve ilişkilerime yansıyor. Corteva, bir amacı olan, değerleri olan, iş yapma biçimine sahip, 4 yıl boyunca geçirdiği iyileşme sürecinden kendi kültürünü oluşturarak başarıyla çıkmış bir şirket. Çalışanlarındaki memnuniyet oranının fazlasıyla yüksek olduğunu şirket içi anketlerde görebiliyoruz. Bağlılığın yüksek olduğu bir organizasyon ve heyecan verici bir şirket olduğumuzu düşünüyorum.
Corteva’nın dünyadaki organizasyonlarına bakıldığında Türkiye’deki organizasyon nerede duruyor? Corteva Agricscience Türkiye neler yapıyor ve hangi yatırımlarla ülkeye katkı sağlıyor?
Bu soruyu cevaplamaya birleşme sürecinden başlamak isterim. 2017 sonrası geçirdiğimiz 5 senelik sürede yoğun bir değişim sürecine girildiği ve bir kimlik arayışı içinde olduğumuz görülebilir. Aramıza katılan sayısız çalışma arkadaşımız oldu. Günün sonunda Corteva, dünyanın en iyilerinden biri hâline geldi. Türkiye olarak yurt dışı ile paralel seyrediyoruz. Corteva Türkiye organizasyonu genç bir organizasyon. İşin finansal tarafı 5 yıldır gayet başarılı ilerliyor. Ancak en önemlisi kendi kültürünü günlük hayata başarıyla adapte edebilmiş bir organizasyon. Ayak izi olan, tek takım kültürüne sahip, tek Corteva mesajını sahaya yansıtabilen bir şirketiz. Bununla birlikte Corteva; Türkiye’de ciddi yatırımlar yapan bir şirket. Organizasyonda çalışan arkadaşlarımızın sayısı son 4 yıla göre yüzde 50 oranında arttı. Bu anlamda istihdama yaptığımız katkıyı vurgulamak gerekiyor. Fiziki yatırım anlamında da çalışmalarımız devam ediyor. Adana’daki üretim tesisimizi 2 sene önce tamamen yeniledik. Uzun süren yenileme çalışmaları sonrasında ödüllü bir tesis kurmuş olduk. Şunu da belirtmeliyim ki, Türkiye’de üretilen ayçiçeği kalite bakımından üst düzey seviyede. Türkiye’de işleniyor ve ihraç ediliyor. Yalnızca fiziki yatırım da değil, ihracat anlamında da değer yaratan bir yatırımdan bahsediyoruz. Vergi sıralamasında, ihracat sıralamasında şirketimiz hep ön sıralarda. Bunun da kendi başına durumu izah ettiğini düşünüyorum.
Bu önemli yatırımlardan birinin de yeni ofisiniz olduğunu görüyoruz. Yeni bir ofise geçme ihtiyacını neden hissettiniz? Yeni ofisin size ve Corteva Türkiye ekibine yansımaları nasıl oldu?
Öncelikle yeni ofisimiz için ben de çok heyecanlıyım. Çalışma arkadaşlarımın da yüzünden mutluluğuma ve heyecanıma ortak olduklarını görebiliyorum. 23 Kasım’dan itibaren yeni ofisimizde çalışmaya başladık. Yeni ofise ihtiyaç duymamız, büyüyen organizasyonumuzubüyüyen işlerinden kaynaklandı. Pandemi sonrasında dünyanın birçok ülkesinde ofisler küçüldü, evden çalışma modeline geçildi. Böyle bir dönemde, dünyada ofisler küçülmeye giderken Corteva daha büyük bir ofise geçme ihtiyacı duyuyor. Büyüyen organizasyon ve işlerin yanında ofisin ergonomik koşulları da önem arz ediyor. Günümüzün en az 8 saatini geçirdiğimiz çalışma alanlarımızın geri kalan zamana da fazlasıyla etki ettiğini düşünüyorum. Bu sebeplerle Corteva olarak daha iyi çalışma koşullarına sahip yeni bir ofise geçme kararı aldık. Ben mütevazı bir karaktere sahibim. Etrafımdaki arkadaşlarıma da mütevazılıktan ödün vermemelerini tavsiye ediyorum. Tabii bu durum profesyonel hayatıma da yansıyor. Corteva kesinlikle hiyerarşik bir organizasyon değil. Herkesin herkese ulaşabileceği ve büyük ölçüde her şeyin konuşulabileceği yatay bir organizasyon olduğunu söyleyebiliriz. Benim kapım her zaman açık. Herkes bana ulaşabilir. Açık ofis modeline geçtiğimiz için gün içinde tüm çalışma arkadaşlarımızın bağ kurup iletişim kurabileceği Sempatik bir ortama sahibiz.
Şüphesiz tarımsal üretim zincirinin en önemli parçası üreticiler. Corteva üreticiler hakkında ne düşünüyor? Sizce Türkiye’deki üreticiler dünyadaki yenilikleri ve gelişmeleri takip ediyor mu?
Şunu belirtmek gerek; Corteva ne yapıyorsa aslında üreticilere çözüm üretmek için yapıyor. Amacımız üretenlerin ve tüketenlerin hayatını zenginleştirirken gelecek nesillerin ilerlemesini garanti altına almak. Zenginleştirmek yalnızca finansal anlamda ya da verim artırmak anlamında değil, aynı zamanda üreticilere katabileceğimiz bir ürün geliştirme teknolojisi, eğitim veya belirli konularda bilinçlerini artırma işi de bizim için bir zenginleştirme faaliyeti anlamına geliyor. Üreticiler çözüm faaliyetlerimizin hemen yanında duruyor. Pandemi döneminde birçok kişi dışarı çıkamazken üreticiler ve ziraat mühendisleri ayrıcalıklı bir gruptaydı. O dönemde tarımın, üretimin, gıda zincirinin, beslenmenin öneminin daha iyi anlaşıldığını düşünüyorum. Şirket içi seyahatlerden dolayı birçok ülkeyi gözlemleme şansım oldu. Son seyahatlerim Güney Amerika başta olmak üzere, Avrupa, Uzak Doğu’ya oldu. Üretici profili, üretim teknolojileri anlamında gayet iyi bir konumda olduğumuzu söyleyebiliriz. Bizim çok başarılı olduğumuz mahsuller var. Bunlardan biri fındık. Fındıkta Türkiye, dünyanın en büyük üreticisi konumunda. Sera grubunda domates ve biber gibi mahsullerde de çok güçlü bir konumdayız. Doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine çeşitlilik anlamında zengin bir coğrafyadayız. Ülkenin potansiyeline baktığımızda genel anlamda da güçlü bir noktada olduğumuzu düşünüyorum. Türkiye, çeşitlilik konusunda Avrupa’daki birçok ülke ile rekabet edebilecek güçte bir ülke. Verim anlamında bakarsak, çeltikte kullanılan tarım ekipmanları, kullanılan teknolojiler, hektara alınan verim, mısırda hektara alınan verim, narenciyedeki üretim teknikleri ve üretici profili gibi alanlarda gayet iyi olduğumuz görülebilir. Üretici grubu ise dünyadaki gelişmeleri artık yakından takip eden bir profil gösterme eğiliminde. Genel anlamda olumlu değişim ve dönüşümün gerçekleştiğini gözlemliyorum.
Global bitki koruma pazarına dair bir değerlendirme yapmanız gerekirse neler söyleyebilirsiniz? Bu pazarda Türkiye hangi konumda? Bitki koruma pazarı nereye doğru şekilleniyor ve genel yapısını nasıl tanımlarsınız?
Bitki koruma, globalde 55-60 milyar dolarlık değere sahip bir pazar. Yeni ürünler, daha yüksek değere sahip teknolojik ve biyolojik ürünler sebebiyle değer olarak büyüyen bir pazar olduğunu söyleyebiliriz. Bu trendin bu şekilde devam edeceğini düşünüyoruz. Türkiye, ruhsatlandırma prosedürleri, yasaklama, ürünlerin kullanımının kısıtlaması noktasında tamamen Avrupa Birliği uygulamalarını takip ediyor. Türkiye, tarım ürünlerinde ihracatçı konumunda. Sayısız tarım ürününü ihraç ediyoruz ve AB ile uyumlu olmadığımız takdirde yetiştirdiğimiz mahsulü ihraç edemeyecek duruma gelebiliriz. Tarım Bakanlığı’nın Avrupa Birliği uygulamalarını takip ediyor olması üreticiler açısından olumlu bir gelişme. Bitki koruma pazarında değişimi büyük ölçüde şekillendirecek iki etmen var. Bunların ilki Yeşil Mutabakat. Bu, üreticilerin güncel olarak kullandığı bitki koruma ürünleri aktiflerinin bazılarının piyasadan kalkacağı anlamına geliyor. Bunların yerine yüksek değerli, çevreye etkileri minimal yeni teknolojiler gelecek. İkincisi ise biyolojikler. 2035 yılında mevcut bitki koruma pazarının yüzde 25’ini biyolojik çözümlerin oluşturacağı öngörülüyor. Bu etmenlerin değişimi fazlasıyla hızlandıracağını düşünüyorum. Ayrıca pazarın fazlasıyla rekabetçi olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Türkiye’ye bakarsak hem uluslararası oyuncuların olduğu hem de yerel oyuncuların olduğu bir pazar söz konusu. Devamlı olarak yeni teknolojilerin lansmanlarının yapıldığı, AB ile paralel şekilde aktiflerin yasaklandığı fazlasıyla rekabetçi ve dinamik bir pazar.
Global ölçekte yaşanan satın almalar ve birleşmelerle birlikte tohum ve bitki koruma pazarları birbirinin içine girmiş gibi görünüyor. Gerçekten bu durum böyle mi? Yoksa hâlâ ayrı ayrı mı ilerliyor?
Corteva’nın Türkiye organizasyonunda girdi diyebiliriz. Özellikle tarla bitkilerinde müthiş bir sinerjimiz söz konusu. Birleşmeyle birlikte başlayan o sinerjiyi yakalayabilmek kolay değil. Çünkü insanlar alışkanlıklarından ve bildiği gibi iş yapma modelinden uzaklaşmak istemiyor. Corteva bu değişimi son 5 yılda çok başarılı bir biçimde gerçekleştirdi. En büyük sinerji beklentimiz tarla bitkilerinde. Çünkü tohum tarafında, Pioneer markamız altında ayçiçeği ve mısırda söz sahibi şirketlerden biriyiz. Bu ürünlere dair aynı zamanda bitki koruma çözümlerimiz de bulunuyor. Bu anlamda sinerji yıllardır var ve gelecekte de olmaya devam edecek.
Tarım dinamik bir sektör olması sebebiyle yeniliklerin ve yeni çözümlerin sürekli gündemde olduğu bir alan. Bu anlamda Corteva’nın inovasyona yaklaşımı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Her yıl gelirini belli bir oranda Ar-Ge çalışmalarında kullanan, yeni teknolojilerin lansmanını yapabilecek kapasiteye sahip şirketlerin öne çıkacağını söyleyebiliriz. Bu da Corteva’nın güçlü olduğu bir konu. Yıllık gelirimizin yüzde 8’inden fazlasını Ar-Ge yatırımlarına harcıyoruz. Sadece bitki koruma değil, tohum çözümlerimizde de geçerli olan bir yatırım. Belirttiğim gibi trend de bu yönde ilerliyor. Corteva, doğru zamanda doğru yatırımlarla doğru yerde bulunuyor.
Corteva’nın geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu anlamda gelinen noktanın içinize sindiğini söyleyebilir misiniz?
Çok içime siniyor. Hâlâ heyecanlanıyor ve içimdeki tutkuyu en yüksek seviyede tutmaya devam ediyorum. Ortaya çıkan sonuçtan son derece mutluyum. Geçtiğimiz günlerde 2022 yılı performans değerlendirmesi görüşmem vardı. 2022 yılı nasıl geçti sorusuna, organizasyonda doğru kişilerle doğru işler yapılmaya başlandığında lidere pek bir iş kalmadığı ve başarılı sonuçların kendiliğinden geldiği yanıtını verdim. Son 5 yıla baktığımda, dönüşüm ve değişimi başarıyla tamamlamış, yeni koşullara adapte olabilmiş, pandemi gibi bir süreci güçlü çıkarak atlatabilmiş bir Corteva görüyorum. Geleceği daha da güzel olacak.
Gelecekten bahsetmişken, Corteva’nın gelecekte nasıl bir yolculuğu olacağını düşünüyorsunuz?
Corteva’nın gelecek için hedefleri var. Bu doğrultuda da emin adımlarla ilerliyor. Hedeflerinden ilki inovasyon, inovasyon, inovasyon. Bitki koruma pazarında bazı aktiflerin yok olacağından bahsettik. Bu bağlamda inovasyonun daha kritik bir hâl alacağını düşünüyoruz. İnovasyon bizim can damarımız, güçlü tarafımız. İklim krizi, kuraklık, su krizi gibi noktalarda toleranslı çeşitlerin ıslahı, zorlu hava koşullarına adaptasyonun daha da kritikleştiğini düşünüyoruz. Bu alan Corteva’nın inovasyon anlamında güçlü olduğu, her sene yatırım yaptığı, gelirini ayırdığı bir alan. Hedeflerinden ikincisi, iş ortaklarıyla ilişkilerini koruyarak daha da kuvvetlendirmek. Üçüncüsü ise Corteva’nın kimliğinden, değerlerinden, amaçlarından, insanları merkeze alan yaklaşımından taviz vermeyen yapısını korumak. Mevcut trendleri fazlasıyla takip eden, doğru zamanda doğru işler yapan bir şirket olmaya devam edeceğiz.