Kuraklığa çok daha dayanıklı ayçiçeği tohumları geliştirmeyi amacıyla Trakya'da yürütülen ıslah çalışmaları bitkinin ABD’de ve Türkiye'deki gen kaynaklarını bir araya getiriyor.
Küresel iklim değişikliği etkilerini doğa ve insan yaşamında her geçen gün daha çok hissettiriyor. Dönüşümün çevresel birer sonucu olan sel baskınları ve orman yangınları şu günlerde Türkiye’de ardı ardına yaşanırken, ortaya çıkan acı bilanço da iklim kriziyle daha net bir yüzleşmenin gerekliliğini ortaya koyuyor.
Çevresel dengeyi ve insan yaşamını tehdit eden tüm bu afetlerin de ötesinde, sıcaklık ortalamalarının giderek artmasıyla birlikte farklı coğrafyalardan kuraklık haberleri de sıklaşmaya başladı. Kuraklığın yıkıcı etkilerini anlamak ve işin ciddiyetine varmak için bakılması gereken ilk nokta ise bitkisel üretimden başkası değil!
Son 91 yılın en kurak Trakya’sı
Verim kayıplarının yanı sıra artan hastalık ve zararlılarla kendini belli eden kuraklık süreci Türkiye için de yine aynı derecede acil ve güçlü bir tehdit oluşturuyor. İlk olarak 2019’da düşüşe geçen ve geçtiğimiz yıl rekor seviyelere kadar inen yağış ortalamaları pek çok bölgede tarım arazilerini susuz bırakmış, kuraklığın boyutları ise ürün rekoltelerine yansımıştı.
2020 yılının ikinci yarısında son 91 yılın en kurak dönemini yaşayan Trakya’da da tarım denilince akla gelen ilk ürün olan ayçiçeğinde üretim beklentilerin altında kaldı. Ürün kayıplarının yanı sıra Covid-19 salgınıyla birlikte hızla yükselmeye başlayan yurtiçi ayçiçek yağı fiyatlarında bu senenin başı itibariyle deyim yerindeyse astronomik boyutlara ulaştı.
Amerikan tohumları Türk tohumlarıyla buluşuyor
Çevresel şartlar ve su kaynaklarına bağlı olarak gelecek yıllarda da zor sezonlara gebe olan Türkiye tarımında kuraklık süreçlerinden en az etkilenen bölgenin Trakya olacağı tahmin ediliyor. Bu da Trakya ve bu coğrafyada yetişen ürünlerin yakın gelecekte bitkisel üretimde çok daha kilit bir role yükseleceğinin göstergesi.
İşte bu nedenle, her şeyden önce Trakya’da ayçiçeği tarımını geleceğe taşıyabilmek için ithalatı arttırmak gibi uzun vadede sorunları daha da büyüten geçici çözümler yerine kalıcı adımlar atmak gerekli. Trakya Üniversitesi’nde yürütülen ayçiçeği tohum ıslah çalışmaları da işte bu yöndeki umut verici gelişmelerden biri.
Trakya Üniversitesi (TÜ) Bilimsel Araştırma Projesi ve TÜBİTAK’ın ortaklığında kurulan Dünya Ayçiçeği Koleksiyonu Bahçesi’nde sürdürülen projenin amacı şiddetli kuraklık şartlarına dayanıklı yeni ayçiçeği tohumları geliştirmek. Bunun için araştırmacılar bitkinin anavatanı olan Kuzey Amerika’ya özgü türlerden ele ettikleri genler ile Türkiye’deki ayçiçeği gen kaynaklarını bir potada eritiyor.
Parola: Daha az su!
TÜ Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı ve Bitki Islahı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yalçın Prof. Dr. Yalçın Kaya, ABD’deki Nevada çölünde ya da Rocky Mountains’in yüksek rakımlı alanlarında yetişen ayçiçeği türlerini inceleyerek kuraklığa dayanıklı genleri belirlediklerini, ardından bu genleri melezleme yöntemiyle Trakya bölgesinde ekimi yapılan türlere aktardıklarını söylüyor.
Kuraklığın dünya genelinde en çok yazlık ürünleri etkilediğine dikkat çeken Kaya, “Bu yüzden esas hedefimiz çok daha az su kullanımıyla istediğimiz yüksek verimleri elde edebilmek. Nasıl bulaşık ya da çamaşır makineleri artık çok az suyla kiri temizliyorsa, biz de aynı yöntemle çok az suyla gelişimini gerçekleştirerek yetişebilen kuraklığa dayanıklı çeşitler geliştiriyoruz” diye konuşuyor.