Bitki beslemede kilit element olan azot, bitkiler dahil çoğu canlı tarafından doğrudan kullanılamıyor. Azotlu gübrelere en çok ihtiyaç duyan kültür bitkileri olan baklagillerde ise görev Rhizobium spp. bakterilerine düşüyor.
Ekonomik öneme sahip bitki grupları arasında büyük bir paya sahip olan baklagiller tarih boyunca olduğu gibi bugün de insan nüfusunun beslenmesinde kilit rol oynuyor. Tam bir çeşitlilik içinde altı kıtaya yayılmış olan baklagillerin içeriklerindeki yüzde 20-24’lük proteinin yanı sıra A, B ve D vitaminlerine bakıldığında bu durum hiç de şaşırtıcı değil.
Yemeklik baklagil türleri özellikle de protein içerikleriyle yalnızca insanlar değil havyanlar için de temel bir gıda kaynağı. Dünya genelinde insan beslenmesindeki bitkisel proteinlerin yüzde 22’si, hayvan beslemesindeki proteinlerin ise yüzde 38’i yemeklik dane baklagillerden karşılanıyor.
Peki baklagillerin insanlığı beslediği kadar toprak da baklagilleri besleyebiliyor mu? Bu, topraktaki besin değerlerine ve onların zenginleştirilmesine olduğu kadar bu besinlerden ne kadar yararlanıldığına da bağlı. Tarım arazilerinde yaygın olarak rastlanan azot eksikliği, bu kritik elementin bitki tarafından protein ve vitaminlere dönüştürüldüğü düşünüldüğünde baklagiller için önemli bir sorun.
Hava ile toprak arasında kurulan köprü
Aslında atmosfer yüzde 79 oranıyla çok zengin bir azot kaynağı, ancak bitkiler bu kaynağı ihtiyaçları olduğu amonyuma dönüştürebilecek enzimlerden yoksun. Baklagil bitkileri bu atmosferik azottan Cyanobacteria veya Actinomycetes gibi nitrogenaz enzimlerine sahip bakteriler vasıtasıyla yararlanabiliyor. Tohumlara aşılanan ve bitkinin simbiyoz, yani ortak yaşam ilişkisi kurduğu bu bakteriler arasında Rhizobium spp. ve Bradyrhizobium spp. başı çekiyor.
Azota en çok baklagillerin ihtiyacı var
Türkçede Rizobiyum olarak da adlandırılan bu bakteriler baklagillerin kılcal köklerinden salgılanan fenolik flavonoidler tarafından uyarılıyor ve lipooligosakkarid salgılamaya başlıyor. Böylece bitkinin kılcal köklerinde bakteriler tarafından enfeksiyon kordonu meydana geliyor. Bu kordonun genişlemesiyle de iç bakteroidlerle dolu nodül oluşumu başlıyor. Havanın serbest azotunu bağlayan bu nodüller de bitkiyi en temel besin ihtiyacına ulaştıran birer kapı görevini görüyor.
Baklagiller kültür bitkileri arasında azotlu gübrelere en az ihtiyaç duyan ürünler. Baklagilin cinsi, türü, çeşidi, çevre koşulları ve yetiştirme yöntemlerine bağlı olarak bir vejetasyon döneminde bir dekar toprağa bağlanan azot miktarı 5-20 kg arasında değişiyor. İlk kez veya uzun aradan sonra baklagil yetiştirilecek arazilerde ya yetersiz düzeyde bulunan ya da hiç bulunmayan Rhizobium spp.’nin tohumlara aşılanmasıyla yüzde 15-25 oranlarında verim artışı sağlanıyor.
Doğru bakteri seçimi hayat kurtarıyor
Ekilecek baklagil tohumlarının mutlaka bitkinin türüne uygun bakteri suşları ile aşılanması gerekli. Bu fiğ, mercimek, bezelye ve baklada Rhizobium leguminosarum; börülce, yerfıstığı ve soyada Rhizobium japonicum; fasulyede Rhizobium phaseoli; nohutta Rhizobium ciceri; üçgülde ise Rhizobium trfioli oluyor.
Aşılamada kullanılacak bakteri türleri kadar doğru uygulama da önem taşıyor. Bunun için tohumlar şekerli veya yapıştırıcı bir solüsyon içeren su ile hafifçe ıslatılıyor, ardından 4’te 1 oranında organik topraklı bakteri kültürü ile karıştırılıyor. Bakterilerin ışıktan zarar görmemesi için bu işlemin mutlaka gölgede yapılması gerekiyor.
Fazla azot fiksasyonu engelliyor
Tohumlar aşılama işlemi tamamlandıktan sonra özellikle karakterli topraklarda, zorunlu olmamakla birlikte ince öğütülmüş kireç taşı ile 1-2 dakika hızlıca karıştırılıyor. “Pelletme” adı verilen bu işlemden sonra ekimi yapılan aşılı tohumlara herbisit, fungisit, insektisit veya diğer pestisitlerle herhangi bir uygulama yapılmıyor.
Rizobiyum ile aşılı baklagillerde nodülasyona engel oldukları için fazla nitrat ve nitritli gübrelerden de kaçınmak gerekiyor. Ekimle birlikte sadece dekara birkaç kilo saf azot düşecek şekilde gübreleme yapılıyor. Eğer fazla azot atılırsa, toprakta hazır azot bulan baklagil kökleri etkili bir nodülasyon ve fiksasyon gerçekleştiremiyor.