Yüzyıllara direnen armut ağaçlarının kimisi ömürlerinin son dönemini bir köşede hiç dikkat çekmeksizin, bazıları ise ününü çok uzaklardan duymuş ziyaretçilerini konuk ederek geçiriyor. Ancak hepsi de aynı sessizliği paylaşıyor.
Tam 2,1 metre çapındaki dev gövdesi ve 18,5’ye ulaşan boyuyla yalnızca hem merak hem de saygı uyandıran bu armut ağacı Artvin’in Şavşat ilçesinde bağlı Yoncalı köyünde bulunuyor. Köyde sakinleri tarafından kuşaklardır özenle korunan ve hala meyve vermeye devam eden ağacın yaşının tespit edilmesi için ise ilk girişim henüz geçtiğimiz yıl atıldı.
Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak ve Ekoloji Anabilim Dalı’ndan akademisyenlerin ilk incelemeleri sonucunda 1500-2000 yaşları arasında olduğu düşünülen ağaçtan alınan örnekler üzerine laboratuar çalışmaları geçtiğimiz Ekim ayından bu yana sürüyor. Eğer ilk tahminler doğrulanırsa Şavşat’taki armut ağacı yalnızca Türkiye’nin değil, açık arayla dünyanın da en yaşlı armudu olacak!
Vali Endicott’ın gerçekleşen dileği
Bugün itibariyle dünyanın bilinen en yaşlı armut ağacı ABD’nin Massachusetts eyaletinde yaşamına devam eden “Endicott Armut Ağacı”. Adını 17. yüzyılda yaşayan Massachusetts Bay Colony valisi John Endicott’tan alan ve 1632-1649 yılları arasında toprakla buluştuğu düşünülen ağacı diken kişinin de Endicott olduğuna inanılıyor. Uzun yıllardır kabul gören bu düşünce asıl kaynağını tarihçi Charles S. Tapley’in aktarımlarından alıyor.
Doğrudan tanıklıklara dayanmadığı için doğruluğu kanıtlanamasa da, bu notlara göre Endicott İngiltere’den getirttiği çok sayıda meyve fidanının bölgeye dikilmesine önayak oluyor ve çalışmalara bizzat katılıyor. Bu günlerden birinde ise, meşhur armut ağacını kendi elleriyle dikerken çevresinde topladığı tarım işçilerinin ve kendi çocuklarına şu sözleri söylüyor: “Dilerim bu ağaç bu eski dünyanın toprağını sever ve bizler göçüp gittiğimizde o yine burada yaşamına devam eder!”
Kültüre alınmış en eski meyve ağacı mı?
Bu sahnenin gerçekte yaşanıp yaşanmadığını bilmek imkansız. Ancak eldeki tarih bilgileri doğru ise, bu durum Endicott Armut Ağacı’nın yalnızca dünyanın en yaşlı armudu değil, aynı zamanda dünyanın yaşayan en eski kültüre alınmış meyve ağacı olduğu anlamına geliyor. 1934 yılında bir kasırgada ağır hasar gördükten sonra korumaya alınan ağaç 2011’de ABD’nin “Ulusal Abide”leri arasına kabul edildi.
Onu yaşatmak için binler seferber olmuştu
Yaklaşık 400 yıl önce toprakla buluşan Endicott Armut Ağacı’ndan sonra bilinen “en yaşlı ikinci armut” unvanı ise çok yakın zamana kadar İngiltere’nin Warwickshire bölgesinde bulunan Cubbington Armut Ağacı’ydı. Yaklaşık 250 yaşındaki bu yabani armut ağacının adı geniş kitlelerce ilk kez 10 yıl önce, yüksek hızlı demiryolu hattı High Speed 2’nun (HS2) inşaatı vesilesiyle duyuldu.
Londra-Birmingham arasında planlanan HS2’nin güzergahında yer alan ağaç, alt gövdesindeki oyuklar nedeniyle sökülüp başka bir yere taşınması mümkün olmadığı için kesilme tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Yaşına rağmen hala çiçek açmaya ve meyve vermeye devam eden Cubbington Armut Ağacı’nı kurtarmak için son olarak geçtiğimiz Eylül ayında parlamentoya dilekçe sunulmuştu.
Ancak ne bu dilekçe, ne uğrunda toplanan 20 binden fazla imza, ne de 2015’de layık görüldüğü “Yılın Ağacı” unvanı Cubbington kasabasının bu en eski sakinini kurtarmaya yetmedi. 20 Ekim günü kesilen ağacın 20 adet dalı yeni ağaçlara yaşam vermek için ayrılırken kökleri de yeniden gelişmesi umuduyla farklı bir noktada toprakla buluşturuldu.
Sessizlik içinde geçen yüzlerce bahar
Yeryüzünün tüm armutları, tıpkı diğer tüm kadim meyve ağaçları gibi birbirine benzer yazgıları paylaşıyor. Çağların sessiz tanığı bu ağaçlar kimi zaman Şavşat’taki armut gibi, belki de bini aşkın yılın ötesinden bugünlere cömertliğinden bir şey kaybetmeksizin direnerek ulaşsa da değerinin ve bilgeliğinin keşfedilmesi çok uzun yıllar alabiliyor.
Peki ya değeri zamanında fark edilenler? Onlar da Endicott Armut Ağacı gibi, onca merak ve anlatıya konu olsalar bile, geçmişlerine dair yalnızca kendilerinin bildiği sırları ne meyvelerinden tadan tek bir çocuğa ne de ziyaretine gelen tek bir misafire fısıldayamadan yaşayıp gidiyor.
Ve bazen de Cubbington Armut Ağacı gibi, sakince geçen yüzyılların ardından bir gün yaşam alanı hakkında konuşulmaya başlayan planları, onu yaşatmak için çaba gösteren binlerce insanın kendisine ses olma çabasını ve sonunda da makus bir ölümü aynı sessizlikle karşılamak zorunda kalıyor.
Ah şu armut ağaçlarının dili olsa da konuşsa!