Denizli’nin Tavas ilçesinde yapılmak istenen termik santral projesi henüz geçtiğimiz ay iptal edilmişken, bölgedeki tarım arazileri bu kez de jeotermal enerji santrali (JES) tehdidiyle karşı karşıya.
Türkiye’de başta yapılaşma olmak üzere pek çok nedenle daralmaya devam eden tarım arazileri, bir yandan da kırsal alanlarda sayıları hızla artan enerji tesisleri ve madencilik faaliyetlerinin yarattığı tehditlerle karşı karşıya. Yalnızca tarım yapılan alanların varlığını değil, üretimin hammaddeleri olan toprak ve su kaynaklarını da riske atan bu projelerden son dönemde en çok nasibini alan bölgelerden biri Denizli oldu.
Denizli’nin geçmişten bu yana özdeşleştiği tütün tarımından sebze-meyve ağırlıklı bir üretime geçiş yapan Tavas ilçesinde yaklaşık uzun süredir tartışma konusu olan termik santral projesi geçtiğimiz Mayıs ayında durdurulmuştu. İlçeye bağlı Avdan köyünde zeytinlik alanlara yalnızca 3 kilometre mesafede yapılmak istenen tesis için alınan “ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) olumlu” raporunun iptali hem bölge halkını hem de üreticileri rahatlatmıştı.
4,7 bin hektarlık bir alanı kapsıyor
Ancak yaklaşık 5 yılın sonunda kazanılan bu hukuki mücadelenin deyim yerindeyse ateşi soğumadan, aynı bölge bu kez de yeni bir risk faktörü ile karşı karşıya kaldı. Avusturyalı bir şirket tarafından Tavas ilçesine bağlı Altınova ve Çiftlik mahallelerinde inşa edilmek istenen jeotermal enerji santrali (JES) için verilen “ÇED gerekli değildir” kararı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sitesinde yayımlandı.
Bölgedeki jeotermal kaynak arama gerekçesiyle hazırlanan proje için öngörülen alan, tarla vasfına sahip toplam 4 bin 772 hektarlık bir bölgeyi kapsıyor. Çiftlik mahallesine 260, Altınova mahallesine ise 630 metre uzaklıktaki bu alanın 200 metre batısında Yarönü deresi, 250 metre doğusunda bir kurutma kanalı yer alıyor.
6 bin yılda oluşan verimli toprağın üzerine!
Proje kapsamında toplam 200 bin metrekarelik bir alana yayılan bitkisel toprağın sıyrılacağını söyleyen Avdan Platformu Sözcüsü Cüneyt Zeytinci, “Tarıma elverişli 1 santimetre kalınlığında bir toprak tabakası ortalama 100 ile 1000 yıl arasında oluşur. Altınova ve Çiftlik’te yaklaşık 6 bin yılda oluşmuş olan verimli bitkisel toprak tabakası jeotermal faaliyet nedeniyle zarar görecek” diyor.
Hem havanın hem de toprağı kirletecek
Jeotermal santralden salınan karbondioksit, metan, bor ve arsenik içerikli buharlar zaman içinde çökerek toprağı zehirleyeceğini belirten Zeytinci, “Aynı zamanda yeraltı kaynaklarından pompalanan su, işlem sırasında içeriğindeki kükürt ve tuz nedeniyle boru içinde etkileşime girerek suda kirlenmeye neden olacak. Kirlenen su da tarım toprağını ve içme suyunu kirletecek” diye konuşuyor.
Dünyada JES’ler nereye kuruluyor?
Peki jeotermal kaynaklar tarıma ve doğaya zarar vermeden aranabilir mi? Bunun için dünyadaki diğer örneklere bakmak gerekiyor. Dünya ülkelerinin JES’lerin tarım alanlarından ve yerleşim yerlerinden uzakta, ancak dördüncü sınıf tarım alanı kabul edilen yerlerde yapıldığını söyleyen Zeytinci, “Çünkü bu santrallerin, oluşacak mikroklimadan etkilenebilecek ürünlerin bulunduğu alanlardan uzak kalması, ovalık kesimlerin dışında faaliyet göstermesi gerekli” diyor.