Prof. Dr. Havva Tunç
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Günü kurtarma politikaları, tarımının gelişmesinde en büyük engel. En akılcı çözüm ise eski yöntemleri bırakıp teknolojiyi üretim sürecine entegre etmek.
Tarımsal üretimde, bitkisel ve hayvansal üretim bağlamında, maliyet ile perakende satış fiyatı arasındaki fark katma değeri belirler. Tarımsal ürünün üretim aşamasında, üretimde kullanılan üretim faktörlerinin emek, tohum, gübre, makine teçhizat ve teknoloji gibi girdilerin ne kadarının ulusal kaynaklardan karşılandığı ne kadarının karşılanmadığı oldukça önemli olup, katma değerin büyüklüğünü belirlemede önemli bir göstergedir. Katma değerin ülke ekonomisinde yarattığı etkinin büyüklüğü önce üretim aşamasında daha sonra girdi veren sektörlerde ve nihayetinde sektörün piyasadaki genel durumuna göre belirlenir.
Kaybederken kazanalım
Günümüzde yapay zekâ ve teknolojik değişimin yol açtığı yeni mesleklere uyum ve yatırımın gerçekleşmesi sürecinde zaten var olan iş gücü fazlalığının tarımda eritilmesi, ekonominin sıçrama yapmasına yardımcı olacaktır. Zira sermaye birikimini gerçekleştiremeyen ekonomilerin sıçrama yapacağı sektörün belirlenmesindeki rasyonel tercih, ekonominin gelecekteki durumunu belirler. Bu nedenle değişen dünyada ezber bozucu tercih ve kararlar almak, kaybederken kazanmak anlamına gelir.
Bütün bunlardan yola çıkarak, “Türk tarımında izlenen politikalarla büyüme mi yoksa kalkınma mı yaratılmak isteniyor?” sorusu akıllara geliyor. Hem büyüme hem de kalkınmanın gerçekleşmesi için finanse edecek kaynağı bulmak gerekiyor. Bu kaynağı yaratabilen Avrupa’nın, topluluk tarımında uyguladığı ortak tarım politikasının tam olarak bunu sağladığı gerçeği unutulmamalıdır.
Hâlihazırda Türk tarımında ne büyüme ne de kalkınma gerçekleşmiş olup, tarımsal üretim hacmi ve devlet desteğinin yüksek olmasına rağmen izlenen politikalarla sanki hem büyümenin yolu kesilmiş hem de kalkınma beklentisi yok edilmiş gibidir. Diğer bir deyişle tarım, yeni politikaların deneme tahtası olmuş ve fiyat baskısı nedeniyle yapılmak istenenlerin gerçekleşmesi ya ötelenmiş ya da yok edilmiştir. Dolayısıyla, Türk tarım piyasası ve fiyatları küresel tarım piyasalarından ayrışmıştır.
Kalkınma sosyoekonomik politikalarla gerçekleşir
Tarımda büyüme, üretim artışıyla sağlanır. Buna karşılık kalkınma çok daha farklıdır. Kalkınma için tüm faktörlerin etkin kullanımı ve verimlilik artışı gereklidir. Üretim faktörlerinin etkin kullanımı ise faktör miktarlarında yapılan düzenlemede kullanılan teknolojiye kadar, hatta sermaye birikimiyle doğrudan ilintilidir.
Diğer taraftan tarımsal kalkınmanın gerçekleşebilmesi sosyo- ekonomik politikalarla olur. Daha da önemlisi tarımda önce büyüme elde edilsin, daha sonra kalkınma gerçekleşsin düşüncesi istenen sonucu vermez, verse de hedef yakalanamaz. Özellikle bu durum sektörü geriletebilir. Zira bu bir bıçak sırtı denge olup, dengeye gelmek kolay ama dengede kalmak zordur.
Teknoloji üretime entegre olmalı
Tarımsal üretimde, üretim artışı sonucunda elde edilecek gelirin azalmadan tarımsal kalkınmaya transfer edilebilmesi, tarıma girdi sağlayan ve hizmet veren sektörlerin gelişmesi, yeni teknolojiyle donatılmasıyla olasıdır. Diğer bir deyişle ürünün nitelik ve niceliği korunurken dayanıklılığını artıracak düzenlemeler başlangıçta maliyet anlamına gelmesine rağmen aslında öyle değildir. Zira bu maliyet uzun vadede sektöre tüketici memnuniyeti ve talep artışı ile geri döneceğinden artı getiri demektir.
Tarımda katma değer yaratılmak isteniyorsa önce koşullar hazırlanmalıdır. Sonra elde edilen katma değerin sektörün gelişimi ve ilerlemesinde yaratacağı çarpan etkisi, sektörün ilerlemesini sağlayacaktır. Açıkçası katma değer yaratmak maliyetli olup, hedeflenen büyüme ve kalkınmanın gerçekleşmesi buna bağlıdır. Diğer taraftan, tarımda hedeflenen gelişme, üretime babadan kalma yöntem yerine teknolojiyi entegre etmekle olasıdır.
Tarımın öncülük etme potansiyeli
Bunun yanı sıra tarımsal üretimde teknolojinin kullanımı sektörde sermayenin yoğunluğuna bağlıdır. Tarımda gerekli olan sermaye birikimi, devlet desteği ve üreticiye uygun koşullarda kredi sağlanması ile olası olacağından, burada önemli olan tarıma aktarılacak parasal fonların büyüklüğüdür. Sermaye ihtiyacının giderilmesiyle, küresel piyasalarda tarımsal ürün ihracatında söz sahibi olmak için hiçbir neden kalmamış olacaktır. Tarımın finansmanında, özellikle ucuz ve kolay finansmana erişimi sağlayacak düzenlemelerin acilen yapılması gerekir.
Tarımın yeniden yapılanması ve bu yapılanmada teknolojinin kullanılmasıyla tarımsal bölgeler sosyolojik ve ekonomik anlamda öncü olabilir. Keza tarımda yaratılan yüksek katma değer hem büyümede hem de kalkınmada ekonominin motoru olacaktır.