Son 2 yılda yakalanan üretim artışı yeşil mercimeği 80’lerdeki altın yıllarına geri döndürdü. Ancak bu başarıya tüketim ve fiyat istikrarının eşlik etmesi gerek.
Özellikle 80’li yılları yaşayıp da Prof. Dr. Ayşe Baysal’ı anımsamayan yoktur. Türkiye’nin ilk diyetisyen ve beslenme uzmanlarından biri olarak kabul edilen Baysal’ı, o yıllarda televizyon ekranlarında sunduğu beslenme programıyla tüm Türkiye tanımış ve akıllara mercimek tüketimini teşvik etmesiyle kazınmıştı.
“Mercimek ye evladım!” sözleri hala pek çok kulakta yankılanan Baysal’ın bu ürüne “Mercimek Teyze” olarak anılacak kadar vurgu yapmasının tek sebebi bakliyatın faydaları değildi. Hazırlanan programın asıl amacı, 80’lerin sonuna doğru büyük bir ivmeyle neredeyse 10 kat artan mercimek üretimini yönlendirmekti.
Zirveden dibe ve tekrar zirveye!
Baysal’ın emekleri gerçekten sonuç verdi ve o dönemde mercimek tüketiminde kayda değer bir artış yaşandı. Ancak 90’lı yıllarla birlikte mercimek de diğer bakliyatlarla beraber gerileme devrine girdi ve 2010’ların ortaları itibariyle 20 yıl öncesinin neredeyse yarısına kadar düştü.
Ama her düşüşün bir de yükselişi var! Ekim alanları son 2 yıl içinde yüzde 70’in üzerinde artan mercimek eski günlerine geri dönmek bir kenara, kendi üretim rekorunu da kırmayı başardı. Bu artışta 2018’de 500 TL’ye çıkan prim destekleri ve Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) ürünü alım listesine eklemesinin payı büyük.
Fiyat tartışmaları gölge düşürdü
Ancak yalnızca üretim artışı hiçbir üründe tek başına saadeti getirmiyor. Mercimeğin 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü itibariyle kutlanan rekolte zaferini bakliyatlara dair fiyat tartışmaları gölgeledi. Bu kez televizyon ekranlarına yansıyan, mercimek gibi son 2 yılda 3’te 1 oranında üretim artışı yaşayan nohut ve kırmızı mercimekte kg fiyatlarının 10 TL’yi geçtiği iddiaları oldu.
TMO olarak nohudun kilogramını 3-4 TL’den satışa sunduklarını söyleyen TMO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güldal ise, “Ulusal zincirlerde de fiyatlar 6,5-7,5 TL arasında. Bakliyat gibi değerli gıda maddelerinin fiyatlarıyla ilgili spekülasyon yapmaya kimsenin hakkı yok” şeklinde konuşuyor.
Maratona fasulye ve kırmızı mercimek de dahil olmalı
Yeşil mercimeğin ve onu takip eden nohudun süratli yükselişine tüketim oranları ve buna bağlı olarak fiyatların da aynı performansla eşlik etmesi gerekiyor. TMO’nun bundaki rolü ise kilit noktada. Güldal’ın “Bakliyatları TMO’nun görev alanına dahil ettikten sonra özendirici ve sürdürülebilir bir politika izliyoruz” sözleri bu yüzden önem taşıyor.
Aynı şekilde, bakliyatta tam bir bahar yaşanabilmesi için, TMO’nun “pozitif ayrımcılık” yapmayı planladığı kuru fasulye ve kırmızı mercimeğin de kendi kulvarlarında benzer bir tempo yakalaması önemli. İç tüketimin ihtiyaçlarının sınırından taşan ürünlerin ihracata dönüşmesi için de benzer bir teşvik gerekli. Diğer bir deyişle, Türkiye’nin Ayşe Baysal’ın yarattığı gibi yeni bir bakliyat furyasına ihtiyacı var!