Yeni Ekonomi Programı’nda yer alan arazi bankacılığı modeli, atıl tarım alanlarının üretime kazandırılması ve tarımsal işletmeciliğin geliştirilmesini amaçlıyor.
Dünya tarım politikalarını yakından tanıyanlar haricinde pek çoklarının aşina olmadığı “arazi bankacılığı”, geçtiğimiz ay açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) yer alarak Türkiye tarımının gündemine girdi. Atıl arazilerin değerlendirilmesi ve tarımsal işletme yönetimine fayda sağlaması amaçlanan bu modele dair ayrıntılar henüz netleşmese de çalışmaların hızlandırıldığı görülüyor.
Aslında arazi bankacılığına dair çalışmaların ilk adımları bundan iki yıl önce atılmıştı. İlk olarak 2017 yılının Eylül ayında açıklanan ve 2018-2020 ile 2019-2021 Orta Vadeli Programlarında sözü edilen sistem Cumhurbaşkanlığının 2019 yılı programında da kendine yer bulmuştu.
AB’deki sistemler inceleniyor
2017 yılındaki programda arazi bankacılığı sistemi için Fransa’daki Arazi Geliştirme ve Kırsal Yerleşim Birliği (SAFER) model olarak ele alınmıştı. Hollanda’daki Tarım Arazileri İdaresi (SBL) gibi örneklerlerle birlikte Almanya, Belçika ve İspanya’daki arazi bankacılığı sistemlerini de inceleyen Tarım ve Orman Bakanlığı, geçen süre zarfında atıl arazilerle ilgili olarak 7 bölgede çalıştay gerçekleştirdi.
Arazi bankacılığı nedir?
Arazi bankacılığı sistemleri temel olarak tarım alanlarının daha kolay el değiştirebilmesini mümkün kılarak alım, satım ve kiralama hareketliliğinin arttırılmasını sağlıyor. Bu model, miras gibi mülkiyet kaynaklı sorunlar ve bu alandaki yoğun bürokrasinin hafifletilmesi için de bir fırsat sunuyor. Arazi temini, aracılık, alıcı-satıcı arası garantörlük, arazi ıslahı ve tarım alanlarının amaç dışı kullanılmasının önlenmesi arazi bankacılığının görevleri arasında.
3 milyon hektar arazi üretimin dışında
Türkiye’de tarım arazilerinin işletme verimliliğini önleyen en önemli sorun arazi parçalılığı olageldi. Son yıllarda hız kazanan arazi toplulaştırma çalışmalarına karşın bugün ülke genelinde halen 2,94 milyon hektar tarım alanı atıl konumda. Bu da tarımda büyük ölçekli ve profesyonel işletmeciliğe geçişte toplulaştırma stratejisinin yetersiz kaldığı anlamına geliyor. Kiralama ve alım-satım süreçlerini kolaylaştırıp arazi piyasasını düzenleme potansiyeli bulunan arazi bankacılığı modeli işte bu noktada açığı kapatabilecek bir potansiyele sahip görünüyor.