Faruk Karabucak genç ve başarılı bir üretici. Onunki tarımda çokça söylenen, ancak pek az uygulanan bazı temel ilkeleri cesurca hayata geçirerek elde edilmiş bir başarı. Bunların arasında ürün çeşitliliğini sağlamak, ülke sınırları içinde kalmayan bir vizyon ve en yeni teknolojileri üretime entegre edebilmek var.
Ailesinin beşinci kuşak temsilcisi olan üretici Faruk Karabucak, Adana-Yüreğir’de bulunan 2 bin 500 dekarlık arazisinde ağırlıklı narenciye olmak üzere hem açık alanda hem de örtü altında üretim yapıyor. Karabucak mısır, pamuk, narenciye ve sert çekirdekli meyvelerin yanı sıra, 10 yıldır da bölgede pek örneğine rastlanmayan bir yöntemle, topraksız serada başarılı bir domates üretimi yapıyor. Karabucak’ın öyküsünün en ayırt edici noktası ise tarımsal üretimini başından beri teknolojiyle iç içe geçirmiş olması. Karabucak üreticilik, teknoloji, tarım politikaları ve gelecek vizyonu hakkındaki görüşlerini tarlasera’ya anlattı.
Profesyonel olarak üreticilik mesleğine adım atma hikayenizi anlatır mısınız?
Yaklaşık 12 yıldır üreticilik yapıyorum. Aslında üretici bir ailede büyüdüğünüz zaman bir anlamda küçüklükten itibaren mesleğin içerisinde oluyorsunuz. Zaten doğayı ve toprağı seviyorsanız içinizde her zaman üreticilik ateşi yanıyor. Üniversiteden sonra da doğduğum şehre dönüp dedelerimden kalan işimi devam ettirmek istedim. Bir anlamda manevi bir sorumluluk hissediyorsunuz toprağa karşı. Genellikle üretici ailelerin bir alt jenerasyonu bu duyguyu yaşar. Tabii bunu devam ettirmek riskli bir karar. Ama verdiğim kararın doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü bütün üreticiler olarak önemli bir iş yaptığımıza inanıyorum.
Aile işletmenizde siz başa geçtikten sonra ilk neleri değiştirdiniz? Nasıl sonuçlar elde ettiniz?
İşe ilk başladığımda açık arazilerde mısır, pamuk, narenciye üretimimiz vardı. Bu küçük alanlardan yüksek verim alma amacıyla yatırımlar yapmak istedik ve topraksız modern seralarda domates yetiştirmeye başladık. Bu konuda yatırımlar yaparak giderek işlerimizi büyüttük. İhracat odaklı üretim yaparak iç piyasada yaşanan aksaklıklardan etkilenmedik. Üretim çeşitliliğini de arttırma yoluna gittik. Bunun en büyük faydalarından biri, herhangi bir üründe problem yaşadığınız takdirde diğer üründeki olumlu durumun açığınızı kapatmanıza yardım etmesi. Bu ürün çeşitliliği, iklimsel sorunlardan dolayı yaşanan kayıpları da minimuma indiriyor.
Tarımsal üretiminize ne gibi teknolojileri nasıl adapte ettiniz?
Örneğin artık sulama sistemlerini cep telefonundan takip ediyoruz. Uydudan görüntü alıp, bu görüntüyü analiz eden firmalarla çalışıyoruz. Bu kişiler gelip tarlanızın uydudan fotoğrafını çekiyor ve oradaki renk frekanslarından tarla ile ilgili bir yorum yapıyorlar. Siz de o yoruma göre uygulama yapıyorsunuz. İşletmesini yaptığımız seramızda her şey bilgisayar kontrollü. Drone’lar aracılığıyla bahçelerimizle ilgili bir takım değerlendirmeler yapıyoruz. Ama teknolojiyi ne kadar entegre etseniz de bazen uygulamalarda bazı boşluklar görüyorum. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ise o boşluklar da doldurulacaktır diye düşünüyorum.
Türkiye’de üretici olmayı nasıl tanımlarsınız?
Türkiye’de üretici olmak güzel bir coğrafyada, çok farklı ürünlerin üretimine elverişli bir toprakta çalıştığınız anlamına geliyor. Öte yandan diğer sektörlere göre medyanın, kamuoyunun, siyasi iradenin her zaman ilgi alanı içerisindesiniz. Popülist söylemlere çok açık bir sektör bu. Günlük iş rutininizin yanında bu konularla da meşgul olmak zorunda kalıyorsunuz. Ama özellikle son 5 yıldır bu durum değişmeye başladı. Eskiden kamuoyunun üreticilere karşı olumsuz bir bakışı vardı. Bu geçmişe göre biraz azaldı. Yurtdışında kamuoyu, bir ülkeyi doyurduğunuzu size hissettiriyor. Bizde ise üretici denildiğinde her zaman şikayet eden, devletten yardım isteyen bir kesim akla geliyor. Bugün artık biz genç üreticiler olarak bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Çünkü bu olumsuz algıda üreticinin de payı çok.
Öte yandan üreticilerimizin üretim kabiliyeti diğer ülkelerin üreticilerine göre çok farklı. Örneğin buradaki narenciye üreticileri çok bilinçli, dünya ortalamasının çok üzerinde modern tekniklerle üreticilik yapıyor. Yurtdışından danışmanlar geliyor, teknoloji çok yakında takip ediliyor, hemen işletmeye entegre edilmeye çalışılıyor.