1. BÖLÜM: 1963’ten bugüne kalkınma planlarında tarım -1
1990 yılından bu yana hazırlanan altıncı kalkınma planı bu hafta uygulamaya girdi. 5’er yıllık bu planlar, ulaşabildiği ya da ulaşamadığı hedefleriyle Türkiye tarımının çehresindeki değişimi sergiliyor.
Hızla azalan tarım arazileri, yaygınlaşan arazi toplulaştırma, yapısı sıkça değişen üretici destekleri, modern sulama ve sertifikalı tohum teşvikleri, Avrupa Birliği uyum süreçleri… 90’lı yılların başından bu yana Türkiye tarımının izlediği yolun başlıca patikalarını bu gelişmeler oluşturuyor.
Tüm bu süreçlerin izini son 30 yılda sırasıyla kabul edilen 6 kalkınma planında bulmak mümkün. Peki bu planlar tarıma dair neleri öngördü, hangi hedefleri koydu; hangilerinde başarılı, hangilerinde başarısız oldu? 1963-1990 yılları arasındaki ilk 5 kalkınma planında tarımsal politikaların izini süren tarlasera.com, bu kez 1990 sonrası sürece göz atıyor.
1990: “AB tarım politikalarına uyum sağlanacak”
Anavatan Partisi iktidarının son dönemlerinde devreye giren 6. Kalkınma Planı, tıpkı 1968’de kabul edilen 2. Plan gibi, tarımda modernleşme yoluyla hava koşullarına bağımlılığın azaltılmasını öncelikli hedef olarak belirlemişti. Bir önceki kalkınma planına oranla tarım yatırımlarına daha fazla ağırlık verileceği belirtilirken, o dönemki adıyla Avrupa Topluluğu’nun ortak tarım politikasına uyumlu politikalar geliştirilmesi de hedefleniyordu.
Tohumculuk ve bitki besleme vurgusu
1990-1994 yıllarını kapsayan bu plan “tarım ürünlerinde kalite yükseltilmesi, ıslah çalışmaları ve standardizasyona öncelik verilmesi” hedefleriyle o dönemde tohumculukta yaşanan hızlı gelişmeleri de yansıtıyor. Plandaki “5 yıl içinde tarım alanlarının yüzde 87’sinin gübrelenmesi ve toplam gübre talebinin yüzde 85’inin yurtiçinden karşılanması” ifadesi ise, bugünkü bitki besleme rakamlarına bakıldığında, belki de Türkiye tarımında en uzak düşülmüş somut kalkınma hedefi olarak dikkat çekiyor.
1996: “Tarım İş Kanunu çıkarılacak”
1996 yılında kabul edilen 7. Kalkınma Planı’nda “tarımsal alanların marjinal sınırlara ulaşması” nedeniyle, öncelikli olarak sulama yoluyla verim artışına ağırlık verileceği belirtiliyordu. “Bilinçli gübre kullanımı, teknik eleman ve üretici eğitimi, tarımsal yayım ve araştırmaların geliştirilmesi” konuları da ilk kez 7. Plan’la birlikte kalkınma hedeflerinde kendine yer buluyordu. “Tarım İş Kanunu” çıkarılması ise 7. Plan’ın bugün de gerçekleşmemiş hedefleri arasında yer alıyor.
2001: Arazi toplulaştırmada ilk somut adım
Türkiye tarımı 2000’li yıllara GSYİH içindeki payı yüzde 15’e inmiş halde girdi. 2001 yılında uygulamaya geçen 8. Kalkınma Planı’nda bu oranın 2023 itibariyle yüzde 5’e düşeceğini öngörüyordu. Bugün itibariyle yüzde 5,8 olan bu oran, bu hafta TBMM’den geçen 11. Plan’a göre ise yüzde 5,4’e düşeceği tahmin ediliyor.
8. Plan, kendinden önceki 3 kalkınma planında da sözü edilen “arazi toplulaştırma” hedefini ilk kez somutlaştırmasıyla dikkat çekiyor. Gerçekleşen hedefleri arasında 2005 yılında yürürlüğe giren Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu olan plan, “tarımda kadın emeğinin 4’te 3’ünü oluşturduğu ücretsiz işgücünün giderilmesi” hedefinde ise başarıya ulaşamamış görünüyor.
2007: “Verimli araziler yalnızca tarım için kullanılacak”
2000’li yıllarda tarım arazilerinin tarım dışına çıkışının büyük bir hız kazandığı yıllar oldu. İki yıl gecikmeyle 2007 yılında kabul edilen 9. Kalkınma Planı’na yansıyan bu duruma karşılık planda “yüksek verimli tarım alanlarının yalnızca tarımsal üretim amacıyla kullanılması”nın esas alınacağı belirtiliyordu. O tarihten bu yana Türkiye’nin tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 13 azalmış olması belki de 9. Plan’ın temel başarısızlığı olarak göze çarpıyor.
2014 planı 3 hedefi tutturamadı
2014 yılında uygulamaya geçen 10. Kalkınma Planı 2018’e kadar toplulaştırılan arazi miktarını 8 milyon hektara, yağlı tohumlarda kendine yeterlilik oranının ise yüzde 45’e çıkarılmasını hedefe koymuştu. Planda ayrıca 850 bin hektar alanın suyla buluşturulması öngörülüyordu.
Bugünkü rakamlara bakıldığında ise 4 hedefte de istenen düzeye ulaşılamadığı görülüyor. 2019 yılı itibariyle Türkiye’de toplulaştırılan arazilerin toplam genişliği 6,1 milyon hektar. 2014-2018 yılları arasında yağlı tohumlarda kendine yeterlilik oranı ise yüzde 38’den yalnızca yüzde 39’a çıkabildi. Aynı dönemde işletmeye açılan sulama alanları ise 486 bin hektarda kaldı.
Sertifikalı tohumda başarı beklentinin üzerinde
10. Plan’ın en büyük başarısı ise sertifikalı tohum kullanımının beklentilerin de üzerine çıkacak şekilde yaygınlaşması oldu. Sertifikalı buğday ve arpa tohumu kullanım oranının yüzde 60’tan 70’e çıkması amaçlanan plan döneminin sonu olan 2018 yılında yüzde 90’a kadar ulaşmayı başardı.