Birleşik Krallık’ta araştırmacıların bitkilerin yapraklarındaki hava gözeneklerinin nasıl çalıştığına dair elde ettiği bulgular, su verimliliği çok daha yüksek bitkiler geliştirmeyi mümkün kılacak.
Bitkilerin gelişimleri için en az su kadar havaya da ihtiyaç duydukları bilinen bir gerçek. 1800’lü yıllarda yapılan keşifler, bitkilerin havayı yapraklarında bulunan gözenekler sayesinde faydaya dönüştürdüğünü ortaya koydu. Ancak bugüne kadar, bu gözeneklerden bitkinin yapıtaşına uzanan sürece dair pek çok soru işareti varlığını sürdürüyordu.
Birleşik Krallık’ta bulunan Sheffield Üniversitesi’nin Sürdürülebilir Gıda Enstitisü’nden araştırmacılar, bitki gelişiminde büyük rolü olan bu mekanizmaya dair çok önemli bir çalışmaya imza attı. Yaprakların gözeneklerinde yer alan hava kanallarının tıpkı insan ve hayvanların akciğerlerindeki bronşçuklar gibi çalıştığını ortaya koyan araştırmaların elde ettiği bulgular, biyogenetikte yepyeni kapılar açmaya aday.
Tarım faaliyeti bitkilerin solunum biçimini etkiledi
Araştırmaya göre, yapraklardaki hava kanallarının biçimi ve sayısını, havadan alınan karbondioksitin yaprak gözeneklerdeki hareketliliği belirliyor. Bir başka deyişe, bir yaprakta ne kadar çok gözenek (stomata) bulunuyorsa, bitki de gelişim sürecinde o kadar çok hava aralığı geliştiriyor.
Bu bilgilere göre araştırmacılar, yüzyıllardır süren tarımsal faaliyet sonucunda dönüşen buğday gibi bitkilerin yapraklarında giderek daha az hava kanalı oluştuğunu söylüyor. Bu ilk etapta olumsuz tınlasa da, aslında büyük bir avantaj: Çünkü daha az hava kanalı demek, dokusu daha yoğun yapraklar, yani daha az suyla yetişebilen bitkiler anlamına geliyor.
Kuraklığa dayanıklı bitkiler geliştirmeye yarayacak
“Bugüne kadar bu hava kanallarının karmaşık desenleri bitki bilimciler için gizemini koruyordu” diyen Prof. Dr. Andrew Fleming, “İnsanlar yıllar içinde, daha az suya ihtiyaç duyan buğdayları ıslah ederek, aslında farkında olmadan bitkinin nasıl solunum yapacağını belirledi. Biz de bugün, bu hava kanallarını genetik olarak dönüştürerek daha kurak iklim koşullarına dayanıklı bitkiler elde edebiliriz” diyor.