Son dönemde üç kıtada tehlikeli boyutlara varan buğday pası hastalığına karşı mücadeleyi geliştirecek yeni bilgiler biyogenetik çalışmalarından gelmeye başladı.
Son 5 yıl içinde Asya, Avrupa ve Afrika’da gösterdiği yayılma nedeniyle gıda güvencesini tehdit eden buğday pasına karşı yeni umutlar ufukta göründü. Avustralya’da araştırmacılar hastalığın tarlada doğru teşhisinin yapılarak kayıpların önüne geçilebileceğini kanıtladı.
Buğdayın en tehlikeli düşmanı!
Tarihsel olarak buğdayın en tehlikeli patojeni olarak tanımlanan kara pas hastalığının gelişen yeni ırkları saldırgan yapısıyla kültürel ve kimyasal mücadele yöntemlerine karşı direnç gösterebiliyor. Mücadelede en büyük handikap ise hastalığın hem süratli hem de yeni dirençli türleriyle birlikte buğday tarımını tehdit etmesi.
Teşhis ve mücadele kolaylaşacak
Sydney Üniversitesi’nde araştırmacılar, kara pasın buğday bitkisinde her alan Sr50 isimli pas direnci genine üstün gelip gelemeyeceğini ilk kez bir DNA testi ile saptamayı başardı. Hastalık belirtileri görüldüğü anda yapılan bu test sayesinde, arazide hastalığı taşıyan bitkilerin tespiti ve hangi bitkilere fungusit uygulamak gerektiği bilgisi iş işten geçmeden sağlanmış olacak.
Hastalığın etkisi daha iyi anlaşılıyor
Kara pas hastalığının Sr50 direncine karşı geliştirdiği AvrSr50 geniyle galip geldiğini tespit ettiklerini söyleyen araştırmacılardan Dr. Peter Dodds, “Artık bitkinin bağışıklık sistemi ile bu mantar hastalığı arasındaki ilişkiyi, protein ve gen düzeyinde yaşanan süreçleri daha iyi anlıyoruz” diyor. Pas hastalığının genomlarını analiz edilerek yeni gelişen türlerinin saptanmasında görev alan Jiapeng Chen, “Sürekli dönüşen bu patojene karşı bir adım önde olmak zorundayız” diye konuşuyor.