Güney Afrika’da ulusal felaket ilan edilmesine yol açan kuraklık, tarım alanlarından kentlere kadar tüm yaşamı tehdit etmeye başladı. Uzmanlar yaşanan ve yaşanacak benzeri krizlere karşı sürdürülebilir sulamanın rolüne dikkat çekiyor.
Burası Afrika kıtasında ulusal gelirin ve tarım sektörünün en gelişkin olduğu ülkelerden biri olan Güney Afrika’da bir tarım arazisi. Arka planda görülen pivot sulama sistemi de ülkenin tarımdaki konumunun bir kanıtı niteliğinde. Ancak görünürde ne sulanabilecek bir tarım ürünü var, ne de toprağı besleyecek bir damla su…
Güney Afrika’da son 3 yıldır tarımsal verimliliği tehdit eder boyutlara ulaşan kuraklık artık yalnızca kırsal alanları değil kentleri ve sosyal yaşamı da riske atacak bir noktaya gelmiş durumda. Ülkedeki pek çok barajda tükenmeye yüz tutan su kaynakları tüm ülkeyi alarma geçirdi. Hükümet yaşanan kuraklığı “ulusal felaket” ilan ederken acil yardım çağrısı yapılmaya başladı.
Suyun tükenmesine 2 ay kaldı
Son yüzyılın en ağır kuraklık koşullarının yaşandığı ülkede koşullar değişmediği takdirde başkent Cape Town’ın Nisan ayına kadar tamamen susuz kalacağı uyarısında bulunuluyor. Hesaplara göre suyun tükeneceği gün ilan edilen 22 Nisan tarihi “Day Zero” (Sıfır Günü) olarak anılmaya başladı. Bu arada su tasarrufu için yapılan çağrılar karşılığını bulmadığı için 1 Şubat gününden bu yana hane başına maksimum su tüketimi 50 litre olarak kısıtlandı.
Tarımı besleyen vanalar kapatılırsa…
Ancak kuraklık krizi ilk olarak su tüketiminde en çok payı bulunan tarımsal üretimi vurmuş durumda. Ülke tarımının kalbinin attığı Western Cape eyaletinde yüzde 24’e düşen baraj doluluk oranı yüzde 13’e indiğinde vanaların kapatılacağı duyuruldu. Cape Town’da buğday, şeftali ve şaraplık üzüm üretiminde şimdiden son 13 yılın en düşük seviyesine düşüldüğü belirtiliyor.
Etkisi uzun yıllar sürecek
Tarla bitkileri ve meyve üretimi Güney Afrika’nın son dönemdeki ekonomik büyümesinde başrolü oynuyordu. 2017 yılında artan ulusal gelirde en büyük payın tarım sektörüne ait olması durumun vahametini ortaya koyuyor. Ülkenin en büyük üretici birliği AgriSA’da kuraklık programını yürüten Christo van der Rheede, tüm tarımsal değer zincirine etki eden krizin etkilerinin tamamen geçmesi için uzun yıllar gerekeceğini söylüyor.
İklim değişikliği doğrudan etkili
Belçikalı iklim bilimcisi Dr. Niko Wanders, Güney Afrika’daki kuraklıkta öncelikli etkenin birkaç yıldır El Niño nedeniyle yağışların azalması olduğunu dile getiriyor. Wanders’e göre etkinin bu denli güçlü olması ise doğrudan iklim değişikliğiyle alakalı. “Kuraklıkların yoğunluğu ve süreleri iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle her yıl giderek artıyor” diyen Wanders’a tarımsal sulama ise kilit rolde.
Sürdürülebilir sistemler artık bir zorunluluk
“Tüm Afrika kıtasında tarımda kullanılan su giderek artıyor. Kuraklık zamanlarında bu durum mevcut rezervler üzerinde daha fazla baskı yaratıyor. Bu diğer kıtalar için de geçerli” diyen Wanders, “Bu yüzden gelecek kuraklıklar karşısında sürdürülebilir su tüketimi en önemli faktörlerden biri olacak. Suyun israfına ya da içme sularının kirletilmesine karşı sürdürülebilir sistemler üzerine yatırım yapmak zorundayız” diye konuşuyor.