Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, tarımda havza modelinden kimyasal gübre tartışmasına kadar pek çok konuda tarlasera’nın sorularını yanıtladı.
Yeni yılın ilk ayını geride bırakan Türkiye tarımında en belirleyici konumdaki isim Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik. 2015 Kasım’ından bu yana bu görevi sürdüren Çelik, tarım medyasında bugüne kadarki ilk röportajını Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera’ya verdi.
tarlasera, tarım arazilerinin korunmasından Rusya ile ihracatın geleceğine dair pek çok özel soruyu Çelik’e yöneltti. Çelik, çokça tartışılan Milli Tarım Projesi ve kimyasal gübre kullanımını konusu da tarlasera aracılığıyla açıklık getirdi.
Yakın tarihte kimyasal gübreden uzaklaşılacağı yönünde yapılan açıklamalar gündem oldu. Bu konuda Türkiye’nin stratejisi ne yönde olacak?
Bilinçsiz kimyevi gübre kullanımı sonucunda da toprak yapısı bozuluyor ve verimlilik azalıyor. Ayrıca tarım topraklarımızın yüzde 70’inde organik madde miktarı yüzde 2’den az. Bu nedenle organik gübre kullanımının teşvik edilmesi ve toprağa uygun gübre kullanımının sağlanması önem arz ediyor. Topraklarımızdaki organik madde miktarının arttırılması, toprak veya yaprak analizine dayalı olarak bitkilerin doğru ve dengeli beslenmesi, bilinçli ve etkin gübre kullanımının yaygınlaştırılması konularında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu doğrultuda bitkinin ihtiyaç duyduğu formatta organik, mikrobiyal ve kimyasal gübre kullanımına ilişkin çalışmalarımızda son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Milli Tarım Projesi çerçevesinde 941 havza için “Gübre Kullanım Rehberi” hazırlıyoruz. Ayrıca organik, organomineral ve mikrobiyal gübre ile toprak düzenleyicilerin kullanımının arttırılmasına yönelik Eylem Planı hazırlıyoruz.
Havza bazlı destekleme modelinde yer almayan ürünlerin üreticilerine özel bir uygulama yapmayı planlıyor musunuz?
Milli Tarım Projesi kapsamında 941 havzada, ülkemizde arz açığı bulunan, stratejik ve bölgesel önem arz eden, insan beslenmesi-sağlığı ve hayvansal üretim açısından önemli olan 21 ürünü destekleme kapsamına aldık. Bu noktada değerlendirmelerimiz devam ediyor. Patates ve soğanı da bu ürünler listesine dahil ettik. Önümüzdeki süreç içerisinde ürün noktasında piyasa, üretim ve ihtiyaç durumuna göre değişiklikler olabilecek.
Tarım arazilerinin korunması konusunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çalışmaları nelerdir?
Ülkemizde arazi toplulaştırmasına uygun yaklaşık 14 milyon hektar alan bulunuyor. 2016 yılı itibariyle Türkiye’de 5,4 milyon hektar alanda arazi toplulaştırma çalışmaları tamamlanmış durumda. 1,6 milyon hektar alanda ise toplulaştırma çalışmaları devam ediyor. Kalan 7 milyon hektarlık arazinin toplulaştırma çalışmalarını 2023 yılına kadar tamamlamayı planlıyoruz. Ayrıca verimli tarım arazisine sahip 184 ovanın tarımsal sit alanı olarak ilan edilmesi ve işlenmeyen tarımsal arazilerin kiralama yöntemiyle değerlendirilmesine yönelik yasal çalışmalarımızı bu yıl hayata geçireceğiz.
Rusya ile son bir yılda bozulan tarımsal ilişkiler sizce ne zaman eski haline dönecek? İhracatta yeni pazarlar yaratılması konusunda ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
Rusya tarafından hükümet kararıyla yasak getirilen portakal, mandalina, kayısı, şeftali ve erik ürünlerinde ithalat yasağı Ekim ayı içerisinde kaldırılmıştı. Geçtiğimiz Kasım ayında Rusya’nın Soçi kentindeki 2. Dünya Tahıl Forumu’nda Rusya Tarım Bakanlığı ile hem Bakan düzeyinde hem de heyetler düzeyinde verimli görüşmeler gerçekleştirdik ve diğer ürünlerde yaşanan yasağın kaldırılmasıyla ilgili süreci başlatmış olduk.
İki ülke arasında çeşitli düzeylerde temaslar ve teknik heyet görüşmeleri devam ediyor. Yakın komşuluk ilişkileri içerisinde ticaretimizin geliştirilmesi, her iki ülkenin de yararınadır. Rusya ile ilişkilerde Ekim ayı itibariyle başlayan normalleşmenin devam edeceğine, kriz öncesi ticaret şartlarına dönüleceğine inanıyoruz. Ülkemiz tarım ürünleri ihracatında net ihracatçı bir ülke. Bu alanda yükselen bir grafiğimiz var. Hem Bakanlığımızın hem de ekonomiyle ilgili diğer Bakanlıklarımızın yaptığı ülkesel çalışmalarla oluşturulacak yeni pazarlar, bu grafiğimizi daha da yükseltecektir.
Modern biyoteknoloji alanında Türkiye’nin yakın gelecekteki konumu ne olacak?
Bakanlığımıza bağlı Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin açılışı 2015 yılında yapıldı. Bu merkez, gerekli tüm teknolojik donanımı ve konu uzmanı personeliyle çalışmalarına devam ediyor. Biyoteknolojik uygulamaların çeşit ıslahı ve genetik çeşitlilik konusundaki katkıları yakın gelecekte ivme kazanacak. Bilim dünyasınca tespit edilmiş biyoteknolojik yöntemler, Bakanlığımız imkânlarıyla uygulamaya aktarılarak üreticinin yararına kullanıma sunulacak. Bu minvalde yakın gelecekte ıslah çalışmalarında biyoteknolojik uygulamaların katkısı önemli ölçüde artacak.