FAO, 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde iklim değişikliğine karşı tarımsal üretimi güvence altına almak için ülkelere çağrı yaptı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş yıldönümü olan 16 Ekim, 37 yıldan beri Dünya Gıda Günü olarak kabul ediliyor. Dünya Gıda Günü’nün bu yılki teması iklim değişikliğinin tarımsal üretime etkisi ve gıda yetersizliği ile mücadele oldu.
Dünya genelinde yaklaşık 795 milyon kişi sağlıklı gıdaya ulaşmakta güçlük çekiyor. Bu da her 9 kişiden birinin açlık tehdidiyle karşı karşıya olması demek. Küresel iklim değişikliğinin somut etkileri tarımda kendisini gösteriyor. Bu nedenle tarımsal üretim açlık sorununun çözümünde kilit noktada duruyor.
Tarımda geleneksel pratikler ihtiyacı karşılamıyor
FAO’ya göre tarım cephesinde üç temel soruna odaklanmak gerekiyor: Artan kuraklık, sel felaketleri ve yaygın tarımsal pratiklerin ihtiyacı karşılamıyor olması. Gıda üretimi ve tarımsal sistemlerde büyük değişimlere ihtiyaç olduğunu belirten FAO Tarım Ekonomisi Müdürü Rob Vos, “İklim değişimine daha dayanıklı üretim sistemlerine geçiş yapmadığımız sürece gıda güvenliğimiz risk altında” uyarısını yapıyor.
Su ve gübreyi daha etkili kullanmak gerek
FAO, daha etkili bir tarımsal üretim için ülkelere aile işletmelerini desteklemeleri, doğal kaynaklar üzerindeki baskıları azaltmaları, tarımda su ve gübreyi daha verimli kullanmaları ve üreticilerin yaşam şartlarını güvence altına almaları yönünde çağrı yapıyor.
Tarım arazileri yarı yarıya azaldı
Tarımın modernleşmesi ile birlikte verimde ciddi artışlar yaşansa da, artan nüfusa karşın tüm dünyada tarım arazilerinin büyük bir hızla daralması bu gelişimi gölgeler nitelikte. Son 50 yıl içinde kişi başına düşen tarım arazisi genişliğinin neredeyse yarı yarıya düşmüş olması riskin boyutlarını gözler önüne seriyor.
Kadın üreticiler risk altında
FAO raporlarına göre açlık tehdidi başta gelişmekte olan Asya ve Afrika ülkeleri olmak üzere tüm dünyayı ilgilendiriyor. Gıda ve tarımın geleceğinde en çok risk altında olan sosyal gruplar arasında da yine tarımsal üreticiler var. Özellikle üretici nüfusun yüzde 45’ini oluşturan kadınlar sosyal konum, çalışma koşulları ve modern tarımın gerekliliklerine ulaşma konusunda erkek nüfusa oranla çok daha dezavantajlı durumda.