Rejeneratif tarımın esasları!
Özellikle son yıllarda kavramların içinin boşaltılması günlük yaşamımızın bir parçası olmuş durumda. Rejeneratif tarım da bu kavramlardan biri. Fakat bunun sonucunda oluşan karmaşanın doğuracağı sonuçları kimse konuşmuyor. Bu nedenle rejeneratif tarım tanımının bir an önce herkesin anlayacağı bir açıklıkta ortaya konulması ve bunları sağlayacak standartların belirlenmesi gerek.
“ Canlandırıcı ya da onarıcı tarım! başlıklı geçen yazımda son zamanlarda moda hâle gelen “rejeneratif tarım” deyimiyle ilgili bazı endişelerimi ve eleştirilerimi paylaşmış ve yazıyı: “Pırıltılı unvanlar altında öğrencilerine temel bilim öğretmeden mühendislik diploması verip küresel şirketlere prekarya yetiştiren postmodern üniversiteler gibi pazarlama şirketleri de organik standartları taşımayan ürünlere rejeneratif tarım ürünleri adı altında pazar yaratıyorlar. Bunların her ikisinin de sürdürülebilir olmadığı son derece açık. Ancak hakikatin önemsizleştiği günümüzde bunların farkına varıp mücadele edecek insanların sayısı azalırken mücadele ortamı da gittikçe daralıyor. Önümüzdeki yazıda rejeneratif tarımı daha teknik boyutlarıyla anlatmaya çalışacağım” diyerek tamamlamıştım. Önceki yazıda referans aldığım bibliyometrik çalışmada, 1982-2019 yılları arasında hakemli dergilerde yayımlanmış 229 bilimsel makale ile rejeneratif tarım uygulamalarına yönelik 25 internet sitesi taranmış. Raporlar, derleme makaleleri ve broşürler dikkate alınmamış. Bu makalelerde ve internet sitelerinde rejeneratif tarım uygulamalarının tanımı yapılırken iki farklı kriterden yola çıkıldığı görülmüş. Bunlardan birincisi uygulanan tarımsal işlem ya da yöntemleri, ikincisi ise çıktı veya hedefleri esas alıyor. Örneğin örtü bitkilerinin ekilmesi, hayvancılığın bitkisel üretim sistemine dahil edilmesi ve toprak işlemesiz tarım gibi uygulamalar rejeneratif tarımda benimsenen işlemleri anlatırken toprak sağlığının iyileşmesi, karbon bağlanması ve biyoçeşitliliğin artırılması gibi hususlar ise rejeneratif tarımın çıktıları veya hedefleri olarak değerlendirilebilir.
Ortada büyük bir karmaşa var
Rejeneratif tarımın bayraktarlığını yapanların çizdikleri pembe tabloyu detaylı olarak değerlendirmeden önce, bu makalelerde ve internet sayfalarında rejeneratif tarım için kullanılan alternatif deyimlere ve tabii ki çok sayıdaki tanıma bir göz atmakta yarar var. Önce incelenen yayınlarda “rejeneratif tarım” yerine ya da yanında kullanılan terimleri sıralayalım: Alternatif tarım, ekolojik tarım, biyodinamik tarım, agroekolojik tarım, organik rejeneratif tarım, doğala özdeş tarım, karbon tarımı, sürdürülebilir tarım, yeşil tarım, koruma tarımı... Konu rejeneratif tarımı tanımlamaya gelince iş daha da karmaşıklaşıyor. İncelenen makalelerin yarısının herhangi bir tanım vermekten özenle kaçındığı görünürken internet sayfalarının yüzde seksen dördünde tanım verilmiş. Ne var ki her iki durumda da verilen tanımlar arasında bir uzlaşma yok hatta bazıları farklı anlamlar taşıyor: Yukarıda belirttiğim gibi ya uygulanan işlemler öne çıkarılıyor ya da beklenen hedefler. Üçüncü sıkıntı ise rejeneratif tarımın diğer tarımsal yöntemlerle karıştırılarak bir kavram kargaşasının yaratılmış olması. İşin belki de en ironik tarafı bazı rejeneratif tarım savunucularının rejeneratif tarımın “tanımlanamaz” olduğunu iddia etmeleri. Tanımı olmayan bir terimin ne işe yarayacağını siz okurların takdirine bırakıp devam edelim. Rejeneratif tarımı savunanların kendilerini bağlayacak bir tanım yapmaktan kaçınmaları aslında konunun öyle pek de göründüğü kadar basit olmadığı ve tanımın zaman içerisinde evrileceği beklentisidir muhtemelen.
Farklı birçok tanım bulunuyor
Uygulanan işlemler bazında tanım verilen 26 makale ve iki internet sitesinde yapılan rejeneratif tarım tanımları şu minvalde gidiyor:
-Doğa ile çalışma prensiplerini esas alır.
-Rejeneratif tarımda esas alınan dört temel yöntem toprak verimliliği önlemleri, entegre zararlı mücadelesi, bitki ıslahındaki ilerlemeler ve bütünleşik bitki-hayvan yetiştiriciliğidir.
-Bizim rejeneratif karbon bağlayan tarım sistemimiz toprak işlemesiz, örtü bitkili, malçlı, kompostlu, yüksek yataklı, tarımsal ormancılığı ve ağaçlı meraları ve biyoçeşitliliği artıran uygulamaları kapsar.
Rejeneratif tarım tanımlamasında sonuç ya da hedeflere odaklanan 44 makale ve 5 internet sitesindeki örnekler ise şöyle:
-Toprak kalitesini, biyoçeşitliliği, ekosistem sağlığını ve su kalitesini iyileştirmenin yanında yeterli ve sağlıklı gıda üretimi sağlayan tarımsal üretim tekniklerinin herhangi biri ya da tamamıdır.
-Biyoçeşitliliği artıran, havza sistemlerini iyileştiren, toprağı zenginleştiren, saldığından daha fazla karbon bağlayan ve ekosistem hizmetlerini genişleten tüm tarımsal üreticilik uygulamamaları.
Bir de tabii 51 makale ile 15 internet sayfasında yer alan ve hem yöntemlere hem de hedeflenen çıktılara odaklanan tanımlar var:
-Rejeneratif üreticiler sentetik kimyasal gübreler, herbisitler ve böcek ilaçlarının kullanımını azaltarak veya tamamen ortadan kaldırarak toprağın karbon depolama ve su tutma kapasitesini iyileştirmek gibi geniş kapsamlı ekosistem hizmetleri yaratan sağlıklı ve organik toprakları destekleyen fonksiyonel, iyileştirici ve bütüncül yaklaşımları uygularlar.
-Örtü bitkileri, az toprak işleme, kimyasal kullanımının azaltılması, biyolojik kontrol ve bitki münavebesi uygulamalarıyla çiftlik arazilerindeki biyoçeşitliliğin artırılması ve toprağın tekrar canlandırılarak verimli hâle getirilmesi ve çiftliklerin besleyici gıdalar üretmesi.
Rejeneratif tarım için öne çıkan dört esas öğe
Tanımlardaki karmaşa ya da belirsizliğe rağmen rejeneratif tarım için öne çıkan dört esas öğeyi göz ardı edemeyiz: Toprak işlemeyi tamamen veya kısmen ortadan kaldırarak toprak canlılığını tekrar kazandırmak, toprağın zamansal ya da bölgesel olarak bitki örtüsüz kalmasının önüne geçmek, çiftliklerdeki bitkisel biyoçeşitliliği artırmak ve çiftliklerde bitkisel-hayvansal üretim birlikteliğini sağlamak. Bu tanımların ortak bir noktada birleşemiyor hatta birbirleriyle çelişiyor olmasının ortaya çıkardığı ya da çıkaracağı sakıncaları ise şöyle sıralayabiliriz:
-Rejeneratif tarımın açık ve herkesçe anlaşılabilir bir tanımının olmaması bu konuda araştırma yapacak olanların, örneğin iddia edilen yararları ölçmeye çalışan araştırmacıların üretimde kullanılan yöntemleri de açıkça bilmeleri gerekir. Aynı şekilde, belirgin bir tanımın olması araştırmacılar, uygulayıcılar ve tabii ki tüketiciler arasında sağlıklı bir iş birliği ve diyaloğa da yardımcı alacaktır.
-Aynı şekilde rejeneratif tarımın tam olarak ne olduğunu anlayamayan tüketiciler, bu yöntemlerle yetiştirilen gıdaların iddia edilen özelliklere sahip olup olmadıklarını bilemeyecek, dolayısıyla yanıltılmış olacaklardır.
-Öte yandan açık ve net olmayan muğlak tanımlamalar, böylesi belirsizlik ortamından nemalanmak isteyen gruplarının işine gelecek ve böylece gerçekten sürdürülebilir tarım yöntemleri kullanarak gıda üretimi yapanlara karşı haksız rekabet oluşacaktır. Diğer bir anlatımla, son zamanlarda “doğal”, “sürdürülebilir”, “yeşil”, “agroekolojik” gibi etiketlerle tüketicileri aldatmayı hedefleyen pazarlama jargonu janjanlı yeni bir deyimle biraz daha zenginleşmiş olacaktır.
-Son olarak rejeneratif tarımın tam olarak tanımının yapılması yani kullanılan üretim yöntemleri ile beklenen sonuçların bir bütünsellik içerisinde ortaya konulması hem üretim politikalarının belirlenmesinde hem de destek programlarının hazırlanmasında yol gösterici olacaktır.
Tanımlama uluslararası normlara uygun yapılmalı
Kavramların içinin boşaltılması günlük yaşamımızın bir parçası olmuş durumda. Siyaset bir yana bilim camiasında da inovasyon, biyoteknoloji ve son olarak da nanoteknoloji gibi kavramlar araştırma kaynaklarını arsızca tüketmenin ve yöneticilerin egolarını okşamanın araçları hâline gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye’deki sözde bilimciler yakın gelecekte rejeneratif tarım kavramını kullanarak çok sayıda projeyle sahneye çıkarlarsa hiç kimse şaşırtmasın. Bu nedenle rejeneratif tarım tanımının organik tarımda olduğu gibi ülkesel, bölgesel hatta uluslararası normlara uygun olarak yapılması ve sertifikasyon koşullarının belirlenmesi yararlı olacaktır. Aslında bunun için yakın geçmişte “Regenerative Organic Alliance” tarafından hazırlanmış olan Rejeneratif Organik Sertifika Programı iyi bir başlangıç olabilir. Burada öngörülen hedefler toprağın organik madde içeriğini artırmak, hayvan refahını geliştirmek, adil ticaret yoluyla üreticilerin ekonomik durumlarını düzeltmek olarak sıralanıyor. Bunlara erişmek için izlenecek yöntemler ve bunlara uyulup uyulmadığının denetlenmesi yani sertifikalandırılması belirli standartları gerektiriyor. Çoğumuzun bildiği organik tarım yönetmeliği gibi rejeneratif tarım standartlarının da bu şekilde kullanılan yöntemleri esas alması muhtemelen tüketiciler açısından da daha tercih edilebilir bir durum olacaktır. Yani bu standartlara uygun üretim teknikleriyle üretilen ürünlerin sağladığı avantajlar ya da çıktılar tüketicilerin yargısına bırakılabilecektir. Burada dikkate alınması gereken husus çıktıları değerlendirmek ya da ölçmek için kullanılan yöntemlerin tüketiciye getireceği ek maliyetlerdir.
Kaliteli ve sağlıklı gıdalar bilime dayalı tarımsal üretimle gerçekleşebilir
Karbon tarımı konusundaki makalede anlattığım karbon kredisi sistemi üreticileri rejeneratif tarım uygulamalarına teşvik edecek bir uygulama. Zira burada önce örtü bitkileri yetiştirmeye başlanıyor ve toprak işlemesiz veya az toprak işlemeli üretime geçiliyor. Bu uygulamalar küçük primlerle teşvik ediliyor. Ardından toprak mikrobiyolojisini geliştirip karbon bağlanmasını artıran uygulamalara geçiliyor. Sonra da karbon bağlanma düzeyi ölçülerek satılabilecek karbon kredisi hesap ediliyor. Hâlen bir metreküp karbondioksit kredisi 20 dolara alıcı buluyor ve bunun 15 doları üreticiye kalıyor. İlk bakışta gayet kolay görünen bu işlem aslında zannedilenden çok daha külfetli. Veri toplama ve üreticinin tarlasından toplanan verilerin daha başka veri tabanlarıyla karşılaştırılması için de artık dijital tarım okyanusunda yüzmeyi öğrenmek gerekecektir. Bunlar da oldukça pahalı teknolojiler. Ama bir yandan iklimsel verilerin toplanması, hastalık ve zararlı tahmini gibi üretici açısından yaşamsal öneme sahip konular bu şekilde dijitalleşirken şimdi de toprakta bağlanan karbon miktarının saptanması bu teknolojinin alanına giriyor. Aslında binlerce yıl sadık kalınan ancak modern çağlarda terkedilmiş bulunan iyi tarım uygulamalarının bu şekilde tekrar gündeme gelmesi üzerinde biraz düşünmekte yarar var. Endüstri devrimiyle birlikte gelişen endüstriyel tarımın çevre üzerindeki olumsuz etkilerini görmek ve bu şekilde bir tarımın sürdürülebilir olmadığını anlamak için büyük bir deha gerekmiyor. Bununla beraber hem artan dünya nüfusunu hem de artan refaha paralel olarak değişen beslenme alışkanlıklarını doyuracak yüksek kaliteli ve sağlıklı gıdalar ancak bilimsel esaslara dayalı tarımsal üretimle gerçekleşebilir. Tarımın sürdürülebilir olması dünyadaki yaşamın sürdürülebilirliğiyle eşdeğerdir. Bunun için de özünde arzu edilebilir hedeflere sahip olan rejeneratif tarım konseptinde, mutlak avantajı olan üretim tekniklerinin kullanıldığı iddia edilmektedir. Bu iddiaların sözde kalmaması için rejeneratif tarım tanımının bir an önce herkesin anlayacağı bir açıklıkta ortaya konulması ve bunları sağlayacak standartların belirlenerek düzenleyici kuralların ivedilikle oluşturulması gerekmektedir.
|