
Türkiye'de tarım yapmak, son yıllarda giderek daha fazla kriz yönetimi pratiğine dönüştü. Mevsimlerin takvime uymadığı, girdi maliyetlerinin döviz kurlarıyla yarıştığı, pazar fiyatlarının ise zararına satışla sonuçlandığı bir denklemde üretici hâlâ üretmeye çalışıyor. Bu yıl Nisan ayında yaşanan zirai don ise bu denklemdeki “kriz” hanesini yeniden büyüttü. İç Anadolu’dan Ege’ye, Trakya’dan Doğu Anadolu’ya kadar yüzlerce üretici, bir gecede çiçek açmış ağaçlarının, baş göstermiş fidelerinin yok oluşuna tanık oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ön raporlarına göre yalnızca kayısıda bile yüzde 80’e varan rekolte kaybı bekleniyor. Elma, kiraz, badem, ceviz gibi ürünlerde de ciddi zarar var.
Tarımda artık neyin “olağan” olduğunu kestirmek zor. Zirai don, dolu, kuraklık, sel… Her yıl değişen iklim koşulları, üretimi bir piyango oyununa çevirmiş durumda. Fakat bu yaşananları yalnızca “doğal afet” olarak tanımlamak, meseleyi eksik bırakmak olur. Çünkü asıl kriz, üreticinin bu tür afetler karşısında tamamen savunmasız bırakılmasında yatıyor. Sigorta sistemlerine talep yetersiz, devlet destekleri geç ve sınırlı, kooperatif yapısı dağınık, girdi maliyetleri yüksek. Üretici, donmadan önce zaten yanmaya başlamıştı.
Tarımın sorunları çoğu zaman ekonomik ya da yapısal verilerle anlatılır; kaç hektar ekildi, ne kadar zarar oluştu, kaç ton rekolte bekleniyor… Ama tarlada bir de “insan” var. Hava aydınlanmadan uyanan, borcunu düşünen, yağmuru bekleyen, telef olan fidanın başında sessizce çöken insanlar. Zirai don gibi yıkımlar yalnızca ürünü değil, üreticinin psikolojisini de etkiliyor. Üreticiler arasında giderek artan stres, kaygı bozuklukları, tükenmişlik hâli artık görmezden gelinemez. Bu psikolojik yıkımın arkasında sadece hava durumu yok. Kredi borcunu ödeyememe, pazarda hak ettiği değeri görememe, sürekli belirsizlik içinde yaşama… Bunların tümü üreticinin psikolojik sağlığını zorluyor.

Bu ay, tarlasera'nın Kapak Konusu sayfalarında üretici psikolojini ele aldık. Üreticilerin psikolojik sağlığını etkileyen stres kaynaklarının neler olduğuna, bunların üreticiler üzerindeki etkisine, üretici psikolojisinin iyilik hâli için yapılması gerekenlere ve üreticileri anlamanın tarımsal üretim için neden önemli olduğuna odaklandık. Ayrıca Detay sayfalarımızda ise Nisan ayında Türkiye tarımını kasıp kavuran zirai don felaketinin faturasını ortaya koyduk.
Ayrıca yine Detay haber sayfalarında Türkiye’nin stratejik ürünlerinden biri olan çeltiğin ardındaki gizli güç olan bitki beslemeye dair önemli ipuçları, bilim insanlarının üzerine yoğun mesai harcadığı ve kuraklığa meydan okuyan diriliş bitkileri, Japon mutfağını ikonik bitkisi wasabiye dair bilinmeyenler ve Türkiye’de yetişme ihtimaliyle birlikte uzmanlarının kaleme aldığı köşe yazıları ve makaleler, Türkiye ve dünya tarımında yaşananlar okurlarını bekliyor!
Unutmadan ekleyelim; üretici yalnız kaldıkça, biz de sofralarımızda yalnızlaşacağız. Üreticiye destek olmak, sadece duygusal bir dayanışma değil, gıda güvenliği, yerel ekonomi hatta kültürel süreklilik açısından yaşamsal bir gereklilik. Ancak bu sadece son tüketicinin görevi değil. Üreticiyi ekonomik ve psikolojik olarak koruyacak bütünlüklü bir tarım politikası artık şart.
tarlasera Mayıs sayısını satın almak için tıklayabilirsiniz!