Tarladan sofraya uzanan bir serüven
Danimarka’da hizmet veren Årstiderne firması, üretici ve tüketici arasındaki makası olabildiğince daraltarak tarım ürünlerini doğrudan tüketicilerin adreslerine ulaştırıyor. Firmanın sahibi Thomas Harttung’un bu girişiminden öğrenecek çok şey var.
Bazen küçücük bir fikir veya ufak bir hayal sizleri inanılmaz bir başarıya götürebilir. Birçoğumuzun neden benim aklıma gelmedi dediği türden bir fikir, bir bakmışsınız ki o fikrin ve hayalin sahibini inanılmaz bir başarının sahibi yapmıştır. İşte bu türden bir fikir, Danimarka’nın Jylland adasında sebze yetiştiriciliği yapan ve bugün senelik 73 milyon euro üzerinde ciro yapan “Arstiderne” adlı firmanın sahibi üretici Thomas Harttung’un aklına geldi.
Her sezonun sebze ve meyvesini kasalarla müşterilerin kapısına bırakan firma son birkaç senedir; et, balık, baklagiller ve bira gibi birçok organik ürünü de yine bu kasalarda kendi arabalarıyla tüketiciye sunuyor. Müşteri isterse, bu ürünleri firmanın paket ve dağıtım merkezinden gidip kendisi de alabiliyor. Sebze ve meyve satmanın dışında tüketicilere gastronomik tecrübeler de yaşatmak isteyen Arstiderne firması, geliştirdikleri yemek tarifleri ile hem kendi merkezlerinde hem de ülkenin dört tarafında kendi ürünlerini kullanarak hazırladıkları gastronomik lezzetleri, düzenledikleri farklı etkinliklerle tüketicilere sunuyor.
Üretici ile tüketici arasındaki kısa mesafe
Bugün itibariyle sebze dışında organik meyve satışı da yapan firma, Danimarka’da lokal olarak yetiştirilen ürünleri tüketicilere sunma çabasında. Zira tarla ile sofra arasındaki mesafenin kısalığı firmanın temel konseptini oluşturuyor. Tüketicinin talep ettiği ürünün Danimarka sınırları içerisinde yetiştirilememesi durumunda ise firmanın satın alma elemanları bizzat Hollanda ve İtalya’ya giderek üretim kalitesine güvendikleri üreticilerden ürünleri yerinde satın alıyor.
Firmanın ayrıca Fransa’dan meyve sağlayan Coteaux Nantais adlı bir bahçesi ve İspanya’da zeytinyağı üretimi yapan Placida Osuna adlı bir üretim tesisi de bulunuyor. Türkiye’de olduğu gibi Avrupa’da da sağlıklı beslenme ve gıda güvenliği yüksek ürünleri tercih etme konusunda giderek artan bir eğilim var. Ancak organik ürünlerin konvansiyonel metotlarla üretilmiş ürünlere göre daha pahalı olması, halkın bir kesiminin bu ürünleri satın alabilme gücünü ortadan kaldırıyor. Bugün Danimarka’da Arstiderne’dan sebze kasalarını talep eden kişiler ekonomik gelirlerine bağlı olarak, orta sınıfın üst kısmını oluşturuyor.
Serüven başlıyor
Bugünkü adıyla Türkçe’de “mevsimler” anlamına gelen Arstiderne adlı firmanın tohumu, Barritskov Grontsagshave adlı organik sebze bahçesinde atıldı. 1996’da organik sebze yetiştiriciliğine başlayan Thomas Harttung’un o sene Kopenhag’da katıldığı DünyaOrganik Ürünler Konferansı’nda dinlediği iki tane sunumdan aldığı ilhamla kurduğu Arstiderne firması, bugün binlerce Danimarkalı ailenin kapısına direkt tarladan toplanan sebze ve meyveleri teslim ediyor.
Konferansa Kaliforniya’dan katılan Michael Ableman ve San Fernando, Valley’da toplumsal destekli üretim yapan “Fairview Gardens”ı anlatırken, İngiltere’den katılan Jan Deane ise Devon şehrinde abonelik üzeri ürünleri tüketiciye sunan firmasını anlattı.
Bahçeden yüksek cirolu işletmeye giden yol
Konferanstan aldığı ilhamla üretici ile tüketici arasındaki mesafeyi kaldırmayı kendisine hedef seçen Thomas Harttung, Barritskov’daki bahçesini bir sebze bahçesi derneğine dönüştürdü ve ürettiği ürünleri derneğin üyelerine doğrudan sebze kasalarında sundu. 1996’da faaliyete geçen bu dernek, ilk başta sadece 100 üyeye sahipti ve üyeler 10 hafta boyunca sebzelerini gelip kendileri alıyordu.
Kurulduğu andan itibaren dikkatleri üzerine çeken Barritskov Sebze Derneği, Danimarka Yeşil Fonu (Den Gronne Fond) tarafından 66 bin Danimarka Kronu (8 bin 700 euro) ile desteklendi. Bu destekle Thomas Harttung, bu idealist projesini devam ettirmek için cesaret buldu.
Taze ürün müşterinin kapısına kadar ulaşıyor
Yaklaşık bir sene sonrasında, 1997 yazında ortak bir arkadaşı aracılığıyla Soren Ejlersen ile tanıştı. Soren de Thomas gibi Sjalland yarımadasında salata, marul, dereotu gibi farklı yeşillik çeşitlerini “Urte- Kompagniet” olarak adlandırdığı bahçesinde tüketicilere ulaştırıyordu. Soren ayrıca kendisine yardımcı olan ve elleri topraktan ayrılmayan iki idealist sebze üreticisi olan Claus Hedensted ve Heiner Aldinger ile birlikte çalışıyordu. Claus ve Heiner, yetiştirdikleri sebzeleri kasalarla, Barritskov Sebze Derneği’nin üyelerinin kasalarını teslim aldığı adrese bırakıyordu.
İlk başlarda sebze ve meyve kasalarını düzenli olarak teslim alan dernek üyelerinin bir kısmı daha sonra, hakları olan bu ürünleri tatil sezonlarından ya da yoğun yaşam tempolarından dolayı gelip alamamaya başladı. Sebze kasalarının alınmaması, bu ürünlerin heba olmasına neden olurken, topraktan sofraya konseptinin de giderek anlamsızlaşması anlamına geliyordu.
Thomas ve Soren bu sorunu çözmek için ürünleri direkt müşterinin ayağına götürme fikrinde anlaştılar. Ancak böylesi bir işletmeyi kurmak için ne Thomas’ın ne de Soren’in bir tecrübesi vardı. Thomas sebze üretmesini biliyordu, Soren de sadece bir aşçıydı. Ancak iş başa düşünce ikisi daha yakın çalışabilmek için Barritskovs Grontsagshave ve Urte-Kompagniet adlı firmalarını birleştirme kararı aldı.
Parola: En kısa süre
Tarih 1 Ocak 1999’u gösterdiğinde bu iki idealist adam, Aarstiderne adlı ortak işletmelerini kurdu. Thomas firmanın yönetim kurulu üyesi olurken, Soren de firmanın müdürü oldu ve bir kişiyi daha işe aldılar. Bu yeni firma, tarladan toplanan sebzeleri en kısa sürede müşteriye ulaştırmanın formülünü geliştirecekti. Her başlangıç gibi bu noktada da tarlada çamura saplanan arabaların dahil olduğu birçok zorlukla karşılaşan firma, büyüdükçe bu sorunlara da kısa sürede çözüm buldu.
Herkesin her ürünün en iyisine ve lezzetlisine ulaşabileceği günler umuduyla!
|