Bitkilerin de bir hikayesi var

Bitki Mitosları kitabının yazarı Deniz Gezgin, bitkilerin gizemli dünyasını mercek altına alıyor. tarlasera en bilinen bitkilerin mitolojiye öykünen hikâyelerini okuyucuyla paylaşan yazarla, bu büyüleyici yolculuğa çıkışını ve okuyucularıyla paylaşmak istediklerini konuştu.  “Bitki Mitosları” okurlara ne anlatıyor? Doğayı anlamakta bitkiler nasıl bir role sahip? Bitki Mitosları her şey gibi bitkilerin de bir hikâyesi olduğunu ve bu hikâyelerin gelişigüzel ortaya çıkmadığını anlatıyor, daha doğrusu mitoslar bunu açık seçik ortaya koyuyor. İnsan hayata dahil olabilmek için hikâye anlatır, öncelikle kendi hikâyesini anlatarak varlığını kanıtlar, çevresindeki şeylerin hikâyesini anlatarak da onlara nüfuz eder. Bitkiler tıpkı insan dışındaki diğer canlılar gibi doğanın birer parçası olarak kendiliğinden yani sonsuz bir uyumla hali hazırda doğallar. Bitkiler bize hem doğayı hem de nasıl doğal yaşanacağını gösteriyorlar. Doğasız bir hayat sonsuz olsa neye yarar? Sizce insanlarla bitkiler arasında nasıl bir ilişki var? Doğanın dengesini korumak için neler yapabiliriz? İnsanlarla doğa arasında simbiyotik bir ilişki var. Paleontoloji, arkeoloji gibi alanlardaki çalışmalar da gösteriyor ki evcilleşen bitkiler aynı zamanda gönüllü canlılardır. Kendi varlıklarını sürdürebilmek için insanla ortaklık kurmuşlardır. Dolayısıyla kimse kimsenin hizmetinde ya da bir diğerinin yaşamı, beslenmesi için feda edilmiş değildir. Doğanın muazzam uyumu ancak açgözlülük ile bozulur. Aslında daha da ilginç olanı insan doğanın dengesinden ziyade kendi dengesini korumak için çabalamalı yani doğallığını. Aksi takdirde çok değerli sosyal bilimci Camille Paglia’nın da dediği gibi doğa bizi sırtından atıp kartları yeniden karıştıracaktır. Röportajın tamamını tarlasera Şubat sayısında okuyabilirsiniz.