Denizli Pamukkale Üniversitesi Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde (BİYOM) daha önce 20 yıl süren sebze çeşitleri ıslahı, "dihaploidi" teknolojisi kullanılarak iki yılda yapılıyor.
Yüzde 100 saflıkta çeşit üretimini sağlayan bu teknolojide, "ginogenesis" ve "androgenesis" adı verilen yöntemler kullanılıyor. Ginogenesis teknolojisinde döllenmemiş yumurta hücreleri baba katkısı olmadan, androgenesis tekniğinde ise polen hücreleri anne katkısı olmadan bitki haline dönüştürülüyor. Çok zor olan bu teknikler, PAÜ BİYOM'da soğan ve patlıcan türlerinde başarıyla uygulandı. Elde edilen bitkiler, serada büyütülüp saflaşmış tohumlar üretildi. Bunlardan yetiştirilen bitkiler, genetik açıdan yüzde 100 birbirine benziyor. Tohumları da her yıl yeniden kullanılabiliyor.
Islah araştırmaları, TÜBİTAK destekli iki projeyle yürütülüyor. Merkezde tam donanımlı iki laboratuvar, 750 metrekare büyüklüğünde tam donanımlı AR-GE serası (fitotron), 10 dekar uygulama parseli, sıcaklık kontrollü büyütme kabinleri, meyve ve bağ türlerine ait çeşit koleksiyonları bulunuyor. Soğan, biber ve patlıcan gibi sebze çeşitleri ıslah edilerek, ilgili tarım firmalarının istifadesine sunuluyor. BİYOM'da öğretim üyeleri, doktora, yüksek lisans ve lisans öğrencileriyle faaliyet yapılıyor. Merkezdeki öğretim üyeleri ve öğrenciler, araştırma dışındaki zamanlarında tarla ve seralarda çalışıyor.
PAÜ BİYOM Müdürü Doç. Dr. Fevziye Çelebi Toprak, alanında Türkiye'de ilk olan merkezlerinin, diğer kurumlardan farklı olduğunu söylüyor: "Türkiye'de diğer araştırma merkezlerinde de çalışmalar yapılıyor ama ürünün ticarete dönüşümü ya olmuyor ya da çok düşük oranda gerçekleşiyor. Bu projeler çok fazla bilgi, planlama, özveri ve çalışma gerektiriyor."
Tarım üretiminde en önemli girdi olan tohumların üreticinin arazisinde yüksek verimli, kaliteli ve pazarlanabilir ürünlere dönüşmesi gerektiğini, tarımın gelişmesi, halkın iyi ürünleri daha ucuza alabilmesi ve ihracata katkı sağlanabilmesi açısından bunun şart olduğunu ifade eden Doç. Dr. Toprak, "Ülkemizde çok büyük bir üretim miktarına sahip olan biberlerimizi, Türkiye'yi dolaşarak topladık ve bunlardan 700'den fazla yerel çeşitten oluşan bir genetik kaynak havuzu oluşturduk. Bu proje, bizim gönülden ve kendi kaynaklarımızla gerçekleştirdiğimiz bir ulusal ıslah programı olma yolunda. Toplanan biberleri, aynı koşullarda yetiştirerek gözlemliyoruz. Kendileme yöntemiyle saflaştırıp standart hatlarla karşılaştırıyoruz. En iyisi, en verimlisi hangisiyse onun üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Turuncu, mor ve diğer tonlarda renklere sahip biber çeşitleri ürettik. Tescillenecek duruma gelmiş biber hatlarımız var" diyor.
Türkiye'nin, birçok alanda olduğu gibi bağcılıkta da dünyada önemli bir noktada bulunduğunu belirten Toprak, "Ne yazık ki bağların kurulmasında kullanılacak çoğaltma materyallerimiz mantari, bakteriyel ve viral hastalıklarla bulaşık durumda. Merkezimizde uyguladığımız bir teknolojiyle ülkemizde yetiştiriciliği yaygın olan bazı asma çeşitlerini, tüm bitki hastalıklarından temizleyebiliyoruz. Uyguladığımız teknoloji, asmanın sürgün uçlarından alınan çok az sayıdaki hücrenin, sıvı azotta dondurulduktan sonra doku kültürü ortamında yeniden bitki haline getirilmesi temeline dayanıyor. Çok yeni ve zahmetli bir teknoloji olması nedeniyle ülkemizde pek uygulanmayan bu yöntem, PAÜ BİYOM'da 25 üzüm çeşidinde başarıyla uygulandı. Aynı yöntemle ülkemizde bulunan tüm üzüm çeşitleri, hastalık etmenlerinden temizlenebilir." diye açıklıyor.