
Bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü. Yalnızca bir takvim günü değil; emeğin, toprağın ve üretimin simgesi. Zorlukların çepeçevre sardığı bir ülkede, çiftçi hâlâ üretmeye devam ediyorsa, bunu yalnızca ekonomik bir faaliyetle açıklamak olası değil.
Artan maliyetler, iklim felaketleri ve yetersiz destekler arasında ayakta kalan her çiftçi, aslında geleceğe dair hâlâ bir umut taşıyor.
Yasal olan desteği alamıyor
2006 Tarım Kanunu’na göre GSYH’nin yüzde 1’i oranında tarım desteği verilmesi gerekirken, bu oran 2024’te sadece yüzde 0,2’de kaldı. Çiftçiler hakkını alamazken, borçlulukları hızla arttı. 2024 sonunda tarımsal kredi borcu 784 milyar liraya ulaştı.
Ancak yine de üretici vazgeçmedi. Alternatif mahsulleri aradı veya mevcut üretimini daha kazançlı hâle getirmeye çalıştı. Borçla da olsa üretmeye devam eden bu insanlar, kırsalda yaşamı ve gıda üretimini sürdürmeye kararlı.
Mazottan gübreye girdi maliyetleri tarlayı sıkıştırıyor
2024 yılı boyunca çiftçiler, mazot, gübre, sulama ve işçilik gibi temel girdilerde fahiş artışlarla mücadele etti. Ancak bazı bölgelerde tarla boş kalsa da çoğu üretici üretimi sürdürmenin yollarını aramaktan vazgeçmedi.

İklim krizi: Kuraklık ve donun ardında dirençli tarım arayışı
Kuraklık 2024’te birçok üründe ciddi kayıplara yol açtı. 2025 ilkbaharında ise özellikle meyve üreticileri, don felaketiyle karşı karşıya kaldı. Kayısı, elma ve badem üretimi bazı bölgelerde neredeyse sıfırlandı.
Yine de bu felaketler, toprağı bilen çiftçilerin uyum stratejileri geliştirmesine neden oldu. Soğuk hava dalgalarına karşı yeni dikim zamanlamaları, koruyucu örtü sistemleri ve yerel bilgiye dayalı hava takibi gibi çözümler yaygınlaşmaya başladı. Tüm bunlar, iklim krizine rağmen üretimin mümkün olduğuna dair güçlü bir işaret.
Kırsaldan kopuşa rağmen kalanlar, umudu taşıyanlar
Tarımda çalışan nüfus azalıyor. Kadınların ve gençlerin sektörde kalması zorlaşıyor. Ancak buna karşın bazı bölgelerde tarımsal girişimcilik yeniden yükselişte. Özellikle dijital okur yazarlığı yüksek, tarımsal işletme organizasyonuna entegre yeni bir kuşak geliyor.
Bu hareketler küçük ama umut dolu. Kırsalda kalanlar ve üçüncü kuşak sadece üretmiyor, aynı zamanda yeni bir tarım kültürü, yaşam biçimi inşa ediyor.
Tarımın geleceği için ele ele verme zamanı
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde devasa sorunları fark etmeliyiz. Ancak potansiyele de odaklanmalıyız. Çünkü Türkiye’de çiftçi yalnızca mağdur değil, aynı zamanda çözümün de anahtarı.
Zorluklar karşısında toprağını terk etmeyen her üretici, bu ülkenin gıda bağımsızlığının teminatı. Onları yalnız bırakmayan, seslerine kulak veren ve ihtiyaçlarına yönelik doğru politikalar geliştiren bir yaklaşım hem tarımı hem de kırsal hayatı dönüştürebilir.
Bugün bir kutlamadan çok bir çağrı günü. Daha adil ve daha umutlu bir tarım geleceği için el ele verme zamanı.