
İklim değişikliği, küresel gıda talebindeki dönüşüm ve tarımsal sürdürülebilirlik arayışı, dünyada yeni ürünlerin gündeme gelmesini sağlıyor. Tropik bir meyve olan jackfruit - ya da yerel adıyla jak meyvesi - bu değişimle birlikte Türkiye'de de merak uyandıran türlerden biri hâline geldi.
Jackfruit, Güneydoğu Asya kökenli bir ağaç türü ve tek bir meyvesi 10 ile 40 kilogram arasında değişebilen dev bir yapıya sahip. Meyvesi taze olarak tüketilebildiği gibi, özellikle vegan beslenme dünyasında “et alternatifi” olarak işlenmiş şekilde de büyük talep görüyor. Bu yönüyle, son yıllarda Hindistan, Tayland ve Vietnam gibi ülkelerde ciddi bir ekonomik değere ulaştı. Ancak jackfruit’in büyüme alışkanlıkları, iklimsel hassasiyetleri ve yetiştirme süreleri dikkate alındığında, Türkiye için bu fırsatın uygulanabilirliği hâlâ soru işaretleri barındırıyor.
Jackfruit yetiştiriciliği açık alanda risk taşıyor
Ülkemizde özellikle Antalya, Mersin ve Hatay gibi bölgelerdeki mikroklima alanları jackfruit yetiştiriciliği için potansiyel sunuyor gibi görünse de bu yalnızca yıl boyunca belli bir sıcaklık aralığının korunabildiği özel koşullar için geçerli. Jackfruit, 20 ile 35 derece arasında sıcaklıklara ihtiyaç duyuyor; düşük nemden hızla etkilenebiliyor ve özellikle genç fidanlar don olaylarına karşı ciddi derecede savunmasız. Bu nedenle açık alanda yetiştirilmesi, bugünkü iklim koşullarıyla oldukça riskli. Ancak, modern seracılık yöntemleri ve kontrollü ortam tarımı sayesinde sınırlı denemeler mümkün.

Katma değerli bir ürün olabilir
Bu meyvenin Türkiye’de tarımsal olarak benimsenmesi yalnızca iklimle sınırlı değil. Aynı zamanda tohumdan yetiştirildiğinde ilk meyve vermesi dört ila yedi yıl gibi uzun bir süre alabiliyor. Bu, yatırım geri dönüşü açısından ciddi bir zamansal baskı yaratıyor. Bu süreyi kısaltmak için doku kültürü gibi modern çoğaltma yöntemlerine ihtiyaç duyuluyor. Bu da bilgi, ekipman ve deneyim gerektiriyor.
Ancak tüm bu çekincelere rağmen, jackfruit’in Türkiye için tamamen elverişsiz olduğu söylenemez. Aksine, bu meyve sınırlı ama stratejik planlamayla, katma değerli bir ürün olarak düşünülebilir.
Çok yönlü kullanımıyla alternatif bir ürün olabilir
Jackfruit’in yaratabileceği fırsatlar, doğru kurgulanmış bir üretim ve pazarlama stratejisiyle somut ekonomik kazanca dönüşebilir. Özellikle gıda endüstrisinin fonksiyonel ve alternatif ürünlere yönelmesiyle birlikte jackfruit, yüksek lif ve düşük yağ içeriği sayesinde “sağlıklı atıştırmalıklar”, “et yerine geçen hazır yemekler” ve “bitki bazlı protein” segmentlerinde kendine güçlü bir yer bulabilir.
Bunun yanında, meyvenin çekirdeğinden un elde edilebilmesi, kabuğundan biyobozunur malzeme üretilmesi gibi çok yönlü kullanım alanları da onu sadece bir gıda ürünü değil, aynı zamanda işlenebilir endüstriyel ham madde hâline getiriyor. Türkiye'nin bu tür katma değerli üretime yönelmesi, tarımsal ihracatta rekabet avantajı yaratabilir.
Sonuç olarak jackfruit, Türk tarımı için ne kısa vadede yaygınlaştırılabilecek bir ürün ne de tümüyle göz ardı edilmesi gereken bir hayal. Doğru teknik altyapı, bilgi transferi ve pazara odaklı bir strateji ile, özellikle seracılık yapan üreticiler için sınırlı ama kârlı bir alternatif hâline gelebilir.