Mahsullerin günden güne azalan besin değerleri bilim insanlarını harekete geçiriyor. Biyo-güçlendirme adı verilen süreç bitkilerin besin değerlerini kazanmasına yardımcı oluyor.
Teksas Üniversitesi'ndeki bilim insanlarının 2004 yılında gerçekleştirdikleri endişe verici araştırma tekrar gündeme geldi. Yapılan araştırmalar sonucunda 20. yüzyılın ortaları ile sonları arasında çoğu sebze olmak üzere 43 gıdanın besin maddelerinde belirgin bir azalma olduğu görülüyor. Çalışmadan bu yana da besin kaybı sürekliliğini koruyor. Yakın tarihteki araştırmalar ise artan atmosferik karbondioksit (CO2) seviyelerine bağlı olarak bazı temel mahsullerdeki besin değerinin azaldığını gözler önüne seriyor. Bu durum biyo-güçlendirme adı verilen bir sürecin ortaya çıkmasını sağlıyor.
Böylelikle kaybedilen veya gıdaların hiç sahip olmadığı besin maddelerini yenilemeye yönelik bir strateji tarımsal üretim aşamaları arasına giriyor.
Besin maddeleri tohumla buluşturuluyor
Biyo-güçlendirme birden fazla teknolojiyi kapsıyor. Bunlardan biri, yeni özelliklerin hızlı bir şekilde eklenmesine olanak tanıyan besin içeriğini artırmak için bir mahsulün genetiğini değiştirmeyi içeriyor. Bir diğer tarımsal biyo-güçlendirme teknolojisi de bitkilerde belirli mineralleri yoğunlaştırmak için besin açısından zengin gübreler veya toprak değişiklikleri kullanıyor. Son olarak, seçici bitki ıslahı yeni çeşitler üretebiliyor ancak tek bir çeşidin elde edilmesi on yıl veya daha uzun sürebiliyor.
Biyo-güçlendirme, 1920'lerden bu yana ABD endüstriyel gıda sisteminin bir parçası olan biyo-zenginleştirmeden farklı olarak, besin maddelerini doğrudan tohumun içine yerleştiriyor. Ancak besin maddelerinin, biyolojik zenginleştirmenin yerini alamayacak kadar geniş bir ölçekte kaybolduğuna dair başka endişeler de bulunuyor.
Paydaşlardan destek bekleniyor
Uzmanlar, paydaşları yerel yetiştirme koşullarına daha iyi uyan mahsullere yatırım yapmaya daha fazla teşvik etmek için biyolojik zenginleştirmeyi diğer tohum değişiklikleriyle eşleştirmeyi öneriyor. Küresel aşamada, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Tarımsal Araştırmalar Danışma Grubu (CGIAR) gibi uluslararası paydaşlar, besin değeri artırılmış mahsullerin geliştirilmesini, gıda güvenliğinin sağlanmasında önde gelen hedeflerinden biri olarak kabul ediyor.