Türkiye’deki biyolojik çeşitlilik ve bitki gen kaynaklarını Kapak Konusu sayfalarında masaya yatıran Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera’nın yeni sayısı okurlarına dopdolu bir içerik sunuyor.
Dünya üzerinde tanımlanan sekiz adet bitkisel gen merkezi var. Bu merkezlerden üçünü birden sınırları içinde barındıran tek ülke ise Türkiye. Yaklaşık 10 bin farklı bitki türüne ev sahipliği yapan bu coğrafyanın biyolojik çeşitliliğinin iki temel nedeni var: Biri elbette farklı iklimsel yapı ve bitkisel dokuların bir arada yaşıyor olması. Diğeri ise bu topraklar üzerinde bitkisel üretimin köklü geçmişi.
Peki hem doğal hem de tarihsel faktörler üzerinde yükselen bu zenginlik ezeli olduğu kadar ebedi mi? Korunmadıkça hayır! Aslında Türkiye’deki biyoçeşitlilik yalnızca bilim dünyası değil, bizzat bu coğrafyanın sakinleri tarafından da özümsenmiş bir gerçeklik. Ancak onu korumaya dair refleksler, konu Türk tarımı olduğunda kimsenin ağızdan düşürmediği “bereket” sözcüğünden ne anladığımıza göre değişiyor.
Nasıl mı? Örneğin; üzerinde yetişen bitkilerin muazzam çeşitliliğine karşın Türkiye su kaynakları açısından fakir bir ülke. Yani aslında suyun “bereketli” olduğu bir coğrafyaya sahip değil. Yani suyu tasarruflu kullanmadıkça, akarsuları HES’lerden kurtarmadıkça, modern sulamayı üretime adapte etmedikçe suyun, dolayısıyla da bitkisel doğurganlığın geleceği hep tehdit altında.
Üzerinde yaşamak, üzerine titremek!
Aynı şekilde; kentleşme ve sanayileşmedeki kontrolsüz hız, sorumsuz yapılaşma ve bu uğurda feda edilen tarım arazilerine ve ormanlara bakılırsa, bu topraklardaki yaşam damarlarını ne kadar tıkarsak tıkayalım “bereket”in her zaman bir yol bulup akmaya devam edeceğini düşünüyoruz! Ancak yok olan her bir bitki türünün, kaybedilen her tarımsal değerin bir daha geri gelmeyeceğini bilmemiz gerekiyor.
Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera bu ay Türkiye’deki biyolojik çeşitlilik ve bitki gen kaynaklarını masaya yatırıyor. Üzerinde yaşadığımız için şanslı hissettiğimiz, ancak aynı şekilde de üzerine titrememiz gereken bu çeşitliliği bilimsel verilerin ışığında ve tarımsal geleceğin perspektifinden kaleme aldığımız yazıyı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
Yağlı tohumlarda uçurum büyürken
Elbette bitkisel zenginliğin korunması kadar bu zenginliği artı değere çevirebilmek de önemli. Türkiye’nin ticari anlamdaki tarımsal ürün çeşitliliği, bu konuda belli bir başarı standardının yakalandığını gösteriyor. Ancak bazı ürünler var ki bir türlü sahip olunan potansiyel gerçeğe dökülemiyor.
Potansiyel güç ile mevcut güç arasındaki uçurumun en derin olduğu ürün grubu ise hiç şüphesiz yağlı tohumlar. Tahminlere göre Türkiye 2030’e yağlı tohum ithal etmek için 18 milyar dolar harcayacak. Peki bu can sıkıcı tabloyu yerli üretimin lehine tersine çevirmek mümkün mü? tarlasera Temmuz sayısında bu sorunun cevabını aradı.
Her devrimin bir bedeli var!
Geleceğin, yüzyıllar sonrasının insanları dönüp geçmişe baktıklarında içinde bulunduğumuz şu çağı nasıl adlandıracak? Belki de çoğunun şimdiden adlandırdığı gibi “dijitalleşme çağı” diye! Gerçekten de yaşamın neredeyse tüm alanlarında dönüşümleri başlatan ve kendine özgü yeni alanlar, kavramlar, düşünce biçimleri yaratan dijitalleşme tarımda da yeni bir devrimin tetikleyicisi oldu.
tarlasera da içinden geçtiğimiz bu sessiz ama köklü devrimi hem her yeni sayısında hem de Ekim ayına özgü Dijital Tarım ekiyle tanıklık etmeye çalışıyor. Öte yandan, bitkisel üretimde yepyeni olanakların kapılarını açan bu dönüşüme elbette iyimser, ancak bir o kadar da sorgulayıcı şekilde yaklaşmak gerekiyor. Dijital devrimin neden olduğu risk faktörlerinin başında gelen “veri güvenliği” farklı alanlarda çokça tartışılsa da tarım özelinde geri planda kalıyor. tarlasera tarımsal üreticilerin, kurumların ve işletmelerin dijital verilerini korumak için alabilecekleri önlemleri Temmuz sayısında anlatıyor.
Tarımın detaylarda gizli gündemi
İkinci ürün mısırda benimsenmesi gereken bitki besleme ilkeleri, Türkiye-Rusya arasında son yıllarda adeta bir satranç oyununa dönüşen tarımsal ticaret ilişkileri, tarımsal işgücü krizine robotlarla müdahalenin habercisi olan Robs4Crops projesi, tütün tripsine karşı fark yaratan biyolojik mücadele yöntemleri ve alternatif ürün arayışındaki üreticilerin yeni gözdesi gölevez bitkisi de bu ay tarlasera Detay sayfalarında kendine yer buluyor.
Okumak için mola verin!
Yenilikçi tasarımı ve görsel kalitesiyle yıllardır okurlarına çok özel bir dergi deneyimi yaşatan tarlasera’nın Temmuz sayısını edinmek Satın Al sayfamızı ziyaret edebilirsiniz. Derginizi dijital ortamda okumak için ise Dergilik uygulamasını telefonunuza indirip bu linke tıklayabilirsiniz. tarlasera’yı her ay masanızda görmek için ise tek yapmanız gereken abone olmak. Bunun için Abonelik sayfamızdan yalnızca birkaç dakika süren abonelik işlemlerini gerçekleştirmeniz yeterli.
Keyifli okumalar dileriz!