İklim değişikliğinin bedeli olan aşırı sıcaklar ve kuraklık bu sezon Büyük Okyanus kıyılarından Güneydoğu Anadolu’ya kadar dünyanın pek çok bölgesinde buğday üreticilerinin kaderini ortaklaştırdı.
Ülke genelinde düşük yağış oranlarıyla geçen kış ve bahar aylarının ardından Türkiye çoğu bölgede son haftalardaki yağışlarla nefes aldıran bir Haziran ayını geride bırakıyor. Ancak 1 yıldan uzun bir süre öncesine dayanan ve su kaynaklarını alarm durumuna geçiren kuraklık, yarattığı ürün kayıplarıyla tarım alanındaki izini çoktan bırakmış durumda.
Tahıl arazileri iklim krizinin aynası
Son 50 yılın en sıcak mayıs ayının yaşandığını bildiren Meteoroloji Genel Müdürlüğü raporuna göre, özellikle yağış aslığı oranı yüzde 80’e varan Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tarım arazileri iklimdeki tablonun aynası olacağa benziyor. Bu aynada en çok göze çarpan ürün ise geçtiğimiz yıla oranla 1,5 milyon tonluk rekolte düşüşü beklenen buğday.
Hasat sezonunun henüz ilk günlerinde olunduğu halde buğday fiyatlarını 2,5 TL’nin üzerine çıkaran ve piyasadaki ithalat yükünü arttırması beklenen hububat üretimindeki düşüşe karşılık geçtiğimiz günlerde Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) piyasa müdahalesine başvurulacağını duyurmuştu.
Fiyat ibresi sıcaklık ibresiyle birlikte yükseliyor
Buğday piyasasına dair endişelerin tek nedeni ülke içindeki rekolte düşüşü ve yükselen fiyatlar değil. Kuzey Amerika başta olmak üzere dünya genelinde görülen kuraklık dalgaları, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle zaten olağanüstü koşullarda seyreden küresel buğday pazarında da fiyatları yukarı doğru çekiyor.
ABD’de buğday üretiminin yoğun olduğu kuzeybatı kıyılarında rekor düzeye ulaşan hava sıcaklıkları ekim alanlarında ciddi kayıplara yol açarken bahar buğdayında fiyatlar son 4 yılın üzerine çıktı. Kanada’nın batısında ise en az 130 kişinin ölümüne neden olduğu bildirilen aşırı sıcaklar buğdayın değerini yalnızca bir haftada yüzde 12 arttırmış durumda.