Ülkelerarası seyahat yasakları nedeniyle çay hasadı bu yıl da yurtdışından gelen işçiler yerine üretici ailelerin çabasıyla tamamlanacak. Peki çayın istediği işgücü ve kalite standartları yakalanabilecek mi?
Yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı yaklaşık 3 hafta süren “tam kapanma” uygulaması sona erse de salgın ile mücadele halen dört koldan sürüyor. Pandemi nedeniyle uygulanan ve geçtiğimiz yıl boyunca kimi üründe tarımsal işgücü açısından krize yol açan seyahat yasakları bu yaz sezonunda da üreticilerin başını ağrıtacak.
Hasat süreci büyük oranda yurtdışından gelen tarım işçilerine dayalı çay, sorunun başlıca adreslerinden biri. 2020 yılına kadar her yaz döneminde Gürcistan ve Azerbaycan başta olmak üzere yaklaşık 40 bin tarım işçisinin katıldığı çay hasadı, bu yıl ikinci kez pandeminin gölgesinde geçecek.
Türkiye ile Kafkas ülkeleri arasında sağlayan Sarp Sınır Kapısı salgın önlemleri kapsamında halen yaya geçişlerine kapalı bulunuyor. Doğu Karadeniz’de çay üreticiliği yapan yaklaşık 1 milyon aileyi ilgilendiren bu uygulamanın yaratacağı işgücü açığını gidermenin tek yolu ise, tıpkı geçen yıl olduğu gibi, başta üretici ailelerinin özgücü olmak üzere yurtiçinden sağlanacak işgücünden geçiyor.
Geçen yıl neler yaşanmıştı?
Geçtiğimiz yıl aynı dönemde devam eden ülkelerarası seyahat yasaklarının yanı sıra, iller arası seyahatleri de kısıtlı olması sonucu adeta zamana karşı bir yarış başlatmıştı. Üretici örgütleri bir yandan “Çayımız tarlada kalmasın” başlığı altında yerel işgücünü seferber etmeye çalışırken, Mayıs ayı sonlarında ise Türkiye’nin dört bir yanından çay üreticisi aileleri aldıkları özel seyahat izniyle memleketlerine dönerek hasada katılabilmişti.
Senaryo benzer ama farklı!
Dün itibariyle ilk çay filizlerinin toplanmaya başladığı bölgede üreticilerin bu yıl da tek beklentisi hasat sürecinin mümkün olduğunca sorunsuz tamamlanması. Sosyal mesafe başta olmak üzere pandemiye özgü kontrol uygulamaları devam edecek olsa da ülke içi seyahatlerde en azından geçtiğimiz yılki sancılı sürecin tekrarlanmayacak olması şu an için en önemli avantaj.
Düşen maliyetler ve yeni alım fiyatı
Üreticiler aynı şekilde yaklaşık 100 milyon dolarlık ithal işgücü maliyetinin devreden çıkmasını ve dün itibariyle kilogram başına 3,87 TL olarak açıklanan çay alım fiyatı ile 4 TL olarak belirlenen destekleme miktarını da olumlu değerlendiriyor. Asıl soru ise tecrübe ve profesyonelliğin önemli olduğu çay hasadında başarı standartlarının yakalanıp yakalanamayacağı.
Bu yıl ikinci kez hasat tecrübesi yaşayacak nüfusa dikkate çeken Çaykur Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim kalite konusuna da olumlu yaklaşıyor. “Üreticimiz ne kadar kaliteli çay toplarsa ürünün değeri de o kadar yükselir” diyen Alim, salgın önlemleri konusunda da geçen yılın tecrübesiyle hareket edileceğine vurgu yapıyor.
Üreticiler bahçeleriyle yeniden tanıştı!
Yabancı işgücüne dayalı sistemde budama, gübreleme ve toplama süreçleriyle birlikte harcanan miktarın 1 milyar TL’yi bulduğunu dile getiren Rize Ticaret Borsası Meclis Başkanı Resul Okumuş ise yeni durumun psikolojik boyutuna da dikkat çekiyor ve “Bu süreçte insanlar ailesiyle beraber çay topladığı için aile mutluluğuna da katkı sağladı. Üreticiler bahçeleri ile duygusal ilişki kurmaya başladılar ve ilgi sayesinde bahçeler de daha kaliteli olmaya başladı” diyor.