Pembe domates tüketici için lezzet arayışının adresi haline gelmeye başladı. Artan ilgi üretime de olumlu yansıyor. Ancak hem üretirken hem de tüketirken pembe domatesin hassas yapısına dikkat etmek gerekiyor.
Domates hem Türkiye hem de uluslararası pazarda ticari ağırlığı en fazla olan tarım ürünü. Ticareti ve tüketimi dünyanın bir ucundan öteki ucuna kadar uzanan bir ürünün sıkça tartışma konusu olması kaçınılmaz! “Lezzet” ekseninde dönen ve “eski domatesler” ile günümüzde tüketilen çeşitleri karşılaştıran bu tartışmalar yalnızca Türkiye değil pek çok ülkede yaşanıyor.
Domates yalnızca çiğ tüketilen bir ürün olmaktan çıkalı ve başta yemeklere katılmak olmak üzere çok farklı şekillerde değerlendirilmeye başlayalı uzun yıllar oluyor. Bu işlevlilik zaten domatesin bugünkü yaygınlığının asıl nedeni. Tüm bu gelişim süreci içinde lezzet faktörünün ise üretim anlamında geri plana düştüğü bir gerçek.
Pembe domatesin yeniden doğuşu
Ancak modern tohumculuğun gözbebeklerinden biri olan ve tam bir çeşit bolluğu yaşanan domateste eski lezzetlere geri dönüş başladı. Bu “domates rönensansı”nda ise başrol pembe domates çeşitlerine ait. Türkiye’de de geçmiş yıllarda yerel düzeyde üretilen pembe domates, yeni bir başlangıç yaptığı 2010’lu yıllarla birlikte artık çok daha geniş bir kitle tarafından tanınır hale geldi.
Hem tohumcuların hem tüccarların radarında
Pembe domates Türkiye’de örtü altında profesyonel olarak yetiştirilmeye bundan 13 yıl önce başladı. Antalya’nın Kumluca, Finike gibi bölgelerindeki üreticilerin yurt dışından getirttiği tohumlarla üretilen domatesler pazarda da kendine yer bulmaya başlayınca hem bitki ıslahçılarının hem de sebze-meyve ticareti yapanların radarına hızlıca girmiş oldu.
İlk zamanlarda sadece bahar döneminde üretimi yapılırken son yıllarda sonbahar, hatta yazlık yayla sezonunda dahi üretilmeye başlayan pembe domates, artık gerek yurt içi tüketim gerekse ihracatta aranılan bir ürün. Özellikle son 2 yılda yaşanan artışla birlikte pembe domates artık Türkiye’deki domates pazarında yüzde 5’lik bir paya ulaşmış durumda.
Dekar başına verimi daha fazla
Pembe domatesin bu denli ilgi görmesinin tek nedeni lezzeti ve aroması değil. O bir o kadar da üreticisine kazanç sağlayan bir ürün. Nitekim artan talebine paralel olarak üretimin de giderek arttığı görülüyor. Kırmızı domatesler göre dekar başına daha fazla verim sağlaması ve ürün çeşitliliğine yaptığı katkı onu aynı zamanda üretici için iyi bir alternatif haline getiriyor.
Kazançlı ama zor bir zanaat!
Evet, pembe domates yetiştirmek belki kazançlı, ama hiç de kolay bir zanaat değil! Çünkü klasik domatese göre oldukça hassas yapılı bir ürün. Ayrıca kimi çeşitlerde gübreleme konusunda sorunlar yaşanabiliyor. Bu nedenle pembe domates yetiştirirken çeşit seçimine ve kalibrasyona, yani boyut-lezzet özelliklerine dikkat etmek gerekiyor.
Üretirken ve tüketirken neye dikkat etmeli?
Pembe domatesi mevsimine uygun dikilmesi verim ve kaliteyi doğrudan etkiliyor. Bunun için en uygun zaman bahar dönemi. Ürünün ince kabuklu ve narin yapısı yalnızca üreticileri değil tüketiciyi de ilgilendiriyor. Diğer domateslere göre dayanım süresi daha kısa olan pembe domatesin satın alındıktan sonra birkaç gün içinde tüketilmesi öneriliyor.
Üreticilerin dikim ve bakım süreçlerini bilinçli bir şekilde yapması gerektiğine dikkat çeken Vilmorin Anadolu Tohumculuk Batı Akdeniz Bölge Müdürü Yalçın Peksayın, pembe domateste sık dikimden kesinlikle kaçınmak ve aşılı üretim yapmak gerektiğini söylüyor. Peksayın’a göre ürünün yetiştirilme aşamasında çatlamamasına da azami dikkat göstermek gerekli.
İdeal bir pembe domates nasıl olmalı?
Tohum seçiminde en önemli kriterler ise çeşidin yüksek verimli, lezzetli ve aromatik olması. Bunun yanında sertlik de bir diğer aranan özellik. Çeşit seçiminin pazarın beklentilerine uygun olması gerektiğini söyleyen Peksayın, “İhraç edilecek bir pembe domateste fizyolojik olarak yuvarlak ve hafif basık bir görünüş istenirken, iç pazara yönelik ürünlerde dilimli ve basık şekilde olanlar tercih ediliyor” diyor.