Türkiye tohumculuk sektörünün en önemli oyuncularından MAY Tohum’un Yönetim Kurulu Üyesi Hamdi Çiftçiler, pandemi sürecinde sektörün aldığı pozisyonu ve güncel sorunlarını tarlasera’ya değerlendirdi.
Yerli tohumculuk sektörü için 2020 sezonu nasıl geçiyor? Covid-19 salgınının yarattığı olağanüstü durum tedarik ve ekim süreçlerini etkiledi mi?
020 sezonu Ocak ayından itibaren gayet güzel başlamıştı. Ancak pandemiye bağlı artan vaka sayılarını kontrol etmek üzere başlatılan kısıtlamaların, üreticilerimizin yazlık ekimler için tohumlarını tedarik etmeleri gereken en kritik döneme denk gelmesi hiç beklenmedik bir kriz ortamının oluşmasına yol açtı. Bu dönemi Bakanlığımız ile sektör temsilcilerimizin etkin iletişimi sayesinde çok hızlı bir şekilde atlattık. Sektörün güçlü altyapısı sayesinde de hiçbir ürünün ekiminde, tohum tedarikine bağlı bir eksiklik yaşanmadan 2020 sezonunun ilerlenmesi sağlandı.
Tohum sektörü bu süreçte üretim zincirinin diğer halkalarıyla nasıl bir uyum sergiledi?
Gıda güvenliği odaklı yüksek teknoloji kullanımı, öncelikle ıslah edilmiş, sertifikalı tohumluk kullanımı ile başlar. Ve doğru bir başlangıç da, zincirin sonraki halkalarında ortaya çıkması hedeflenen yüksek miktarlı ve nitelikli gıda üretiminin en önemli güvencesidir. Özellikle pandemi dönemi, ülkemizin güçlü tohum sektör altyapısının ne kadar etkin bir şekilde işlediğinin anlaşılması açısından çok zorlu ve özel bir dönem oldu. Yazlık bitkisel üretim sürecinin tam başlangıcında, pandemiye bağlı kısıtlamaların olduğu dönemde Türkiye’nin tarımsal üretim çarkı son derece etkin şekilde çalıştı, hiçbir türde tohum tedarik sıkıntısı yaşamadı ve üretim süreci hiç aksamadan devam etti. Türkiye merkezli tohum firmaları aynı dönemde ihracatlarına da ara vermeyerek pek çok ülkenin gıda üretimine de katkı sağladı.
Sürecin getirdiği yeni koşullar göz önüne alınırsa üreticiler ve sizler için gelecek günler neler getirecek?
Pandemi sonrasında ortaya çıkan yeni dünya düzeni beklentileri gıda güvenliği anlamında tüm ülkeleri yeni önlemleri değerlendirme noktasına getirdi. Bu konuda iyimser olmakla birlikte, ülkemizin ve iş dünyamızın yaşanan bu krizden mutlaka önemli dersler çıkararak geleceğe yönelik yeni bakış açıları değerlendirmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Biz MAY Tohum olarak 2019 yılında başlatmış olduğumuz gelecek 5 yıla yönelik strateji planlamamızda, yaşanan bu sürecin etkilerini de değerlendiriyor ve kendimizi bu yeni döneme hazırlamaya gayret ediyoruz.
Tohumculuk endüstrisinin bugün itibariyle en ön plana çıkan sorunları sizce neler?
Türkiye’de bitkisel üretim destekleme sisteminin sertifikalı tohum kullanımı ile ilişkilendirilmesi, tarım alanlarımız artmadan birim alan verimliliğinin dünya ortalamasının üzerine çıktığı bir sürekli gelişme dönemi yarattı. Ancak bu süreçte en fazla sonuç alınan türlerden biri olan pamukta, son yıllarda artan şekilde ıslahçı haklarına da sahip olduğumuz çeşitlerimizin bazı korsan kuruluşlar tarafından kaçak olarak çoğaltılarak piyasaya kanunsuz şekilde arz edildiğini görüyoruz. Son 3 yıllık dönemde bu vasıfsız tohum kullanımı artıyor. Pamuk ıslahında gerek doğrudan gerekse TAGEM’e bağlı enstitülerle ortak projeler anlamında ciddi yatırımları olan ve geliştirdiği çeşitleri GDO’suz üretim yapan ülkelere satma planları yapan bir şirket olarak, bu kanunsuz sürecin sona erdirilebilmesi için tohumculuk kuruluşları, tohum dağıtıcısı bayiler, çırçır işletmeleri ve üreticilerimiz arasında ciddi bir sorumluluk paylaşımı olması gerektiğini düşünüyoruz.