Ülke genelinde tarım arazilerinin yeterli verimliliğe ulaşabilmesi için topraktaki organik madde miktarının artması gerekli. Ulusal Hububat Konseyi, bunun için belediyelerden özel sektöre kadar geniş bir kesime çağrı yaptı.
Daha kaliteli tohumlar, yerinde ve etkili bir zararlı mücadelesi, doğru bitki besleme, tasarruflu sulama… Tarımda verimi etkileyen tüm bu faktörler üzerine çokça söz söylenirken, aynı derecede önemli bir diğer etken ise çoğu kez göz ardında kalıyor. Bu da bitkilerin yetiştiği toprakların sağlığı ve verimliliği.
En genel anlamda, üzerinde tarımsal faaliyet yürütülen bir toprağın ideal olarak yüzde 5 oranında organik maddeden meydana gelmesi gerekiyor. Elbette bu oran söz konusu coğrafyaya, o coğrafyadaki iklim koşullarına ve ürün desenine göre değişiyor. Uzmanlar Türkiye tarımı için organik madde yeterliliğinin en azından yüzde 3 düzeyinde olması gerektiği görüşünde.
Organik madde neden azalıyor?
Ancak mevcut tarımsal arazilerde bu orana ulaşmak o kadar da kolay değil. Birçok tarım bölgesinin kurak iklim kuşağında olması bunun doğal nedenlerinden biri. Ancak bir de insan eliyle yaratılan olumsuz etkenler var. Bunlar tarımsal toprakları yüzde 3 olarak düşünülen ideal orana yaklaşmak bir kenara daha da uzaklaştırıyor.
Geçtiğimiz günlerde oldukça geniş bir kesime hitaben bir çağrı yayımlayan Ulusal Hububat Konseyi (UHK) hasat artıklarının yakılarak yok edilmesi, organik gübrelerin tarımsal üretim dışında kullanılması ve yanlış toprak işleme gibi nedenlerle topraklardaki organik madde oranının sık sık yüzde 2’nin altında, hatta yüzde 1 düzeyinde ölçüldüğüne dikkat çekiyor.
Tarla artıkları tarlada kalsın!
Organik maddenin verimliliğin ana unsuru olduğunu söyleyen UHK Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bayram Sade, “Topraktaki canlılığın birçok bileşeni bulunmakla birlikte, ana bileşen organik maddedir. Organik madde miktarının sınır değeri altına düştüğü toprakların canlılığı da o oranda azalıyor, yapısı ve unsurlar arasındaki denge bozulup ‘ölü toprak’ olarak adlandırılıyor” diyor.
“Anız” olarak da adlandırılan hasat artıklarının değerli organik madde kaynakları olduğunu hatırlatan Sade, “Bunlar farklı gerekçelerle yakılıp yol ediliyor. Bu işlemle ek zararlar da meydana geliyor. Ayrıca sık işleme, devirme ve parçalama gibi toprak işleme yöntemleri aşırı havalanma sonucu organik maddenin hızlı parçalanmasına ve tükenmesine neden oluyor” diye konuşuyor.
Yüzde 3’e ulaşmak için ne gerekli?
Verim düşüklüğünün yanı sıra yüksek maliyete ve toprakların üretimden uzaklaşmasına neden olan bu durumun önüne geçmek için ise tekil değil kolektif bir çaba gerekiyor. Sade, bunun için kamu kuruluşları, belediyeler, özel sektör, sivil toplum örgütler ve ilgili diğer tüm kuruluşların dahil olacağı bir “organik madde seferberliği”ne ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Elbette böylesi bir seferberliğin içinde yerine getirilecek çok sayıda görev bulunuyor. Öncelikle anız yakma sorununa dair eğitim çalışmaları yapılmasını öneren Sade, ayrıca bu konudaki hukuki yaptırımların da sıkı şekilde uygulanarak hasat artıklarının tarlada kalmasını sağlamak gerektiğinin altını çiziyor.
Doğrudan ekim ve münavebe yaygınlaşmalı
Doğrudan ekim, azaltılmış veya dikey toprak işleme ve münavebe gibi yöntemlerin yaygınlaştırılması gerektiğini söyleyen Sade, “Üreticilerin özellikle hayvan gübrelerini olgunlaştırmalarını sağlayacak sistemleri kurmaları sağlanmalı. Organik gübre dağıtıcı ekipmanlar da kiralama yoluyla üreticilerin kullanımına sunulmalı” diye konuşuyor.
Her üreticinin kompost çukuru olmalı
“Ana ürünlerin arasında kışlık ya da yazlık yeşil gübre bitkilerinin ekilmesi ve çiçeklenme döneminde toprağa karıştırılması özendirilmeli” diyen Sade, ayrıca her üreticinin evsel ya da tarımsal organik artıkları olgunlaştıracakları birer kompost çukuruna sahip olması ve geri dönüşümün organik gübre olarak tarlaya yönlendirilmesi gerektiğini söylüyor.