Amasya’daki Kılçak-Çöl çiftliğinin 16 yaşından beri yöneticiliğini yapan Ayten Çöl, tarımsal üretimdeki ilham verici öyküsünü ve ülke tarımına dair görüşlerini Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera ile paylaştı.
Türkiye’nin tarım sektöründe kadınların imzasının olduğu çok sayıda başarı öyküsü bulunuyor. Bu imzalardan biri de, ailesinin Amasya-Geldingen ovasındaki 2 bin dönümlük çiftliğinin başına henüz 16 yaşındayken geçen Ayten Çöl’e ait. Üretici kimliğinin yanı sıra aynı zamanda Hititoloji alanında doçentlik unvanına sahip olan Çöl’ün geleneksel olarak erkek egemen bir faaliyet alanı olan tarımsal üretimde yarattığı fark, başta kadın üreticiler olmak üzere pek çok girişimciye ilham olacak cinsten.
Tarıma giriş maceranız nasıl oldu?
İlkokulu İngiltere’de okumuş, liseye de Ankara Koleji’nde devam eden 16 yaşında bir kız çocuğuydum. 1965 yılında babamın ölümü ile birlikte, herkesin karşı çıkmasına rağmen işin başına geçmeye karar verdim. Çiftliğimiz kardeşler arasında bölüştürülene kadar, 7 yıllığına Tereke Hakimliği’nin elinde kaldı. 1971 yılının sonlarına doğru da hukuki mücadeleyi kazanarak çiftliğin başına geçtim. Üretime şekerpancarı ile başladım, zamanla da farklı ürünlere yöneldim. Bunlar içinde patates ve soğanı Geldingen Ovası’nda ilk defa ben denedim. Bugün ovanın en temel ürünleri arasındalar.
Tarımsal üretimde karşılaştığınız temel zorluklar ve ürün seçiminde dikkat aldığınız noktalar neler olageldi?
Ürün seçimlerimi daima krizler belirledi. Krizlere çok şey borçluyum, onlardan çok şey öğrendim. Çünkü yaşadığınız zorluklar, sizi düşünmeye ve yaratıcı olmaya zorluyor. Risk almayı, delilik yapmayı hep krizlerden öğrendim. Tabii ki çevrem çok yadırgadı. Alışılmışın dışında bir şey yapmak istediğimde bir dayak yemediğim kaldı diyebilirim. Bir taraftan da başarısızlığımla alay edilebilmesi için çok yakından izlendim. Ama alay edenler de başarıyı görünce yavaş yavaş takdire başladı ve yıllar içinde ürünler bölgeye yayıldı.
Sizinle birlikte Amasya bölgesinde soğan ürün deseninin bir parçası haline nasıl geldi?
Başlarda uzunca bir süre benden başka soğan yetiştiren yoktu. Köy pazarları kurulurdu, ürün fiyatını ben belirlerdim. Tabii kazançlı olduğu görülünce, aşağı yukarı 1992 gibi civar köyler ve ilçelerde de soğan tarımı yayıldı. Ama maalesef bilinçli bir şekilde yayıldığını söylemek çok zor. Örneğin komşu bir köyde her yıl aynı topraklara aynı ürünü ekerek, arazilere geri dönülemez zararlar verdiler. Aynı şekilde Suluova’da münavebesiz ekim nedeniyle verim ortalamaları 2-2,5 ton seviyelerine düştü. Oysa biz normalde 9-10 ton, kışlık üründe de 12 ton verim alabiliyoruz. Çünkü toprağın sağlığını gözeterek yapıyoruz çünkü.
Türkiye tarımı için rol model haline gelmiş bir kadın üreticisiniz. Bu sektörde kadın olarak yer almayı siz nasıl tanımlarsınız?
Kadınlar yavaş yavaş kendine güvenmeye başladı. Bu sayede kendilerini keşfediyorlar. İş başa düşünce o işe sarılıyor ve çok da başarılı oluyorlar. Ben bugüne dek erkek egemenliğini hiç umursamadım. Erkeklere bana gülme fırsatı vermemek için sürekli çok öğrendim ve sıfır hata ile üretim yapmaya çalıştım. Zaman içinde bu tutum bana çok şey kattı ve çevremde beni örnek alan erkeklerden bir halka oluştu. Geleneksel olarak tarımda kadının rolü hep çapacılık olmuş. Üreticilik yapan kadın sayısı hala çok az. Bu sayının artması için öncelikle kadının bu durumu istemesi gerekir. Gerçek bir motivasyondan sonra her şeyin başarılabileceğini düşünüyorum. Kadın o fikri kafasına koyduysa, o sorumluluk kendiliğinden ortaya çıkar.
Ülke tarımının en önemli sorununun ne olduğunu düşünüyorsunuz? Bir üretici olarak talepleriniz neler?
Tarım devlet müdahalesinin gerekli olduğu bir alan. Bakanlık tarafından bir üretim planlaması yapılması çok önemli. Verim odaklı politikalara ihtiyaç var. Batıda belli ürünlerde mekanizasyon teknolojilerinin kullanımı teşvik ediliyor ki daha verimli ve sürdürülebilir bir üretim yapılsın. Bu sayede fiyatlarda da denge kurmak mümkün olabiliyor. Makineli hasatta hem yüksek verim, toprak ve bitki sağlığı gibi kazanımlarınız olur hem de tüketici aynı ürünü daha düşük fiyata alabilir. Bu yalnızca hasadın maliyeti; yani daha yapılabilecek çok şey var.