Boğaziçi ve Cambridge Üniversitesi gıda, ilaç ve biyoyakıt üretiminde kullanılan mikroyosunların genetiği üzerine ortak çalışmalara imza atacak.
Geleceğin en önemli gıda kaynaklarından biri olarak gösterilen yosunlar üzerine yapılan çalışmalar, ülkeler arasında bilimsel köprüleri şimdiden kurmaya başladı. Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde kurulan İstanbul Mikroyosun Biyoteknolojileri Ar-Ge Birimi (İMBİYOTAB) ile Cambridge Üniversitesi Mikroyosun İnovasyon Merkezi (AIC) ortak araştırmalar yapmak için bir araya geldi.
Yosunların keşfi başlıyor!
Biri Türkiye biri ise Birleşik Krallık’ta yosun genetiği üzerine yoğunlaşan iki kurum, iki ülke arasında bilimsel işbirliklerini geliştirmeyi amaçlayan Research Environment Links’in desteğiyle ortak çalışmalara imza atacak. Proje kapsamında Ar-Ge çalışmalarının yanı sıra eğitim programları da yer alıyor.
AIC, gıda sektörünün yanı sıra biyoyakıt ilaç üretimi için de büyük bir potansiyel taşıyan yosunlar üzerine çalışma yapan dünyanın en önemli kurumları arasında sayılıyor. 2015 yılında faaliyete geçen İMBİYOTAB ise Türkiye’de yosun teknolojileri alanında faaliyet gösteren ilk Ar-Ge kuruluşu konumunda.
Mikroyosunlar neden önemli?
İMBOYTAB’ın kurucusu Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Dr. Berat Haznedaroğlu, biyoyakıt üretiminde kullanılan mikroyosunların enerjide yarattığı katma değerle ithalata bağımlılığı azalttığını vurguluyor. Mikroyosunların alternatif protein kaynağı olduğunu söyleyen Haznedaroğlu, “Sürdürülebilir şekilde üretilmeyen kırmızı et bir zaman sonra hayatımızdan çıkacak ve hayvansal proteinden aldığımız ne varsa yosunlardan elde edeceğiz” diyor.