Vilmorin Garden Genel Müdürü Nejat Töreci, amatör yetiştiriciliğin püf noktalarını ve bu alandaki trendleri tarlasera’ya anlattı.
“Büyük şehirde tarım olur mu?” sorusu artık gerilerde kaldı. Metropollerin içlerine kadar giren hobi alanları, çatı bahçeleri ve daha pek çok örnek bunun mümkün olduğunu çoktan kanıtlandı. Doğaya duyulan özlem, taze ürüne daha kolay ulaşma, dahası kendi ürününü tüketebilme isteği “hobi tarımı” ya da “amatör yetiştiricilik” denilen yepyeni bir değer dünyasını yaratmış durumda.
Hem çok süratli bir kentleşme, hem de büyük kentlerdeki doğal yaşam ve üretim alanlarının kaybı sürecini aynı anda yaşayan Türkiye için bu sektör daha da farklı bir anlam taşıyor. Kısa sürede hızla yaygınlaşan amatör tarımın farklı örneklerine artık ülkenin büyük kentlerinde de sıkça rastlamak mümkün. Vilmorin Garden Genel Müdürü Nejat Töreci, amatör tarım pazarının durumunu ve bu alandaki trendleri tarlasera’ya anlattı.
Türkiye’de amatör tarım pazarının gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de bildiğimiz anlamda amatör tarım pazarının ilk oluşumları 1995 yılına dayanıyor. İlk açılan yapı marketlerle birlikte bahçecilik için tohum, bitki besleme ve diğer ürünlerin satılmaya başlamasıyla pazar da ilk adımlarını attı. Aslında bakarsanız modern anlamda 25. senesine henüz ulaşacak bir pazardan bahsediyoruz. Tüketicilerin ürünleri tanıması, nerede, ne zaman ve nasıl kullanması gerektiği daha iyi benimsendi. Bu süreçte ciddi değişimler de yaşandı. Son 3-4 yıldır amatör tarım pazarı belirli bir noktaya oturdu ve büyüme ivmesiyle devam ediyor.
Amatör yetiştiriciliğe merak salmış biri işe nereden başlamalı?
Öncelikle iç mekanda mı yoksa dış mekanda mı yetiştiricilik yapacağına karar vermeli. Ardından da ne yetiştirileceğinde karar kılmak gerekiyor. Bu kararları verdikten sonra bir ziraat mühendisi, peyzaj mimarı veya yapı marketlerin tecrübeli satış elemanlarına danışabilirler. Bu kişilere yetiştiricilik yapacakları bölgeyi, yetiştirmek istedikleri ürün çeşidini ve açık mı yoksa kapalı bir alanda mı yetiştiricilik yapacaklarını söylemeleri yeterli. Onlar yönlendirme yapacak ve belli sınırlar içerisinde tercih imkanı sunacaklardır. Bugün baktığımızda yüzlerce sebze, çiçek, aromatik bitki ve çim tohumu var. Bunların içerisinden bulunduğunuz bölgenin iklimine uygun çeşitleri seçmek çok önemli.
Son dönemde Türkiye ve dünyada bu alandaki trendler neler?
Son 2-3 seneye baktığımızda; sebzede Türkiye genelinde de en çok tüketilen türler olan domates, hıyar ve biber gibi türlere ciddi bir talep olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bunun da alt kırılımları var; kiraz domates, kahverengi domates ya da köy biber, üç burun biber gibi. Çiçekte son yıllarda özellikle orkide ciddi satış rakamlarına ulaşmış durumda. Özel günlerde değerli bir çiçek olduğu için bir kutlama hediyesi olarak kendine yer edinmeye başladı. Aromatik bitki olarak adlandırdığımız nane, roka, fesleğen gibi türlere de ciddi bir talep var. Özellikle hazır kit’lerinin olması bireylerin ilgisini çekiyor. Mutfaklarına koydukları ufak saksıların içerisinde yetiştiriyor, büyüdükçe hasat edip salatalarına veya yemeklerine aromatik bir tat vermesi için ekliyorlar. Alınan ürünün sağlıklı gelişimini sağlamak için artık torf, bitki besini ve tamamlayıcı bahçe aksesuarı gibi ürünlere olan talep de artıyor.
Pazarın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’de amatör tarım pazarı henüz doygunluk noktasına ulaşmadı. Ayrıca sosyal sorumluluk projeleri de dahil olmak üzere bu konu ciddi şekilde önemseniyor. İlkokullarda, anaokullarında çocuklara tohumun nasıl ekip nasıl çimlendirileceği gibi konularda eğitimler veriliyor. Eski yıllara nazaran çok daha ciddi yönlendirmeler yapılıyor. Doğanın tadını çıkaran, bitki eken ve onun büyüdüğünü gören gençler ilerde bu konuya çok daha fazla hassasiyet gösterecektir. Dolayısıyla pazarın gelecekte daha da büyüyeceğine inanıyorum.