Havalar iyiden iyiye ısınsa da pek çok bölgede gecenin geç saatleri zirai don riski hala mevcut. Peki neden pek çok üretici dondan korunma yöntemleri yerine risk almayı tercih ediyor?
Beklenmedik oranda sıcak bir kış geride kalırken çoğu bölgede yaz havaları da erken gelmişe benziyor. Ancak bitkisel gelişimi erken tarihlere çekilen ürünler için olası zirai don afetinde kayıp ihtimali çok daha fazla. Tıpkı geçtiğimiz hafta Yozgat’ta meyve ve sebze bahçelerinde yaşandığı gibi.
En yeni çeşitlerin dikildiği, hastalık ve zararlı mücadelesinin çok yönlü yürütüldüğü, hatta malzemesiyle ve altyapısıyla en modern görünümlü seralarda dahi dona karşı alınan önlemler oldukça ilkel kalabiliyor. En ince ayrıntısına kadar düşünülmüş bir üretim planlamasında don faktörü hesaba katılmadığı ve etkili önlemler alınmadığı sürece, zorlu bir gecenin ardından karşılaşılan manzara tüm emekleri boşa çıkarabiliyor.
Çeşit seçimi ve teknolojik mücadele
Zirai don tıpkı deprem gibi kaçınılmaz bir doğa olayı. Ve yine depremde olduğu gibi, bu doğa olayının da yıkıcı bir afete dönüşmesini önlemek mümkün. Bunun için dona dayanıklı çeşitler seçmek ve dikim tarihlerini don riskinin arttığı dönemleri göz önüne alarak belirlemek öncelikli iş. Donun etkilerini en aza indiren teknolojileri seralara adapte etmek ise kayıp ihtimalini “sıfır derece”lere kadar indirebiliyor.
Dondan muaf bir ürün yok
Türkiye coğrafyasının neredeyse tümü, yılın farklı dönemlerinde farklı periyotlarda olsa da zirai don riskiyle karşı karşıya. Ve örtü altında olsa da zirai dondan muaf bir tarımsal ürün yok. Donu tolere edebilen ürünler ve uygun dikim zamanları bilinmesine rağmen, pazar gerekliliklerinden dolayı üreticilerin bilerek risk aldığını söyleyen Mikrosera Genel Müdürü Baran Murat Dağ, tarlasera’ya şu yorumu yapıyor: “Zirai don riski olmayan ürünler ekildiğinde, pazardaki ürün bolluğundan dolayı fiyatlar düşüyor ve üretici arzu ettiği geliri elde edemiyor. Bu yüzden don riski yüksek ürünlere yöneliyor ve dikim zamanını erkene ya da geçe alarak don riskini bilerek arttırılıyorlar.”
Plansızlık üreticiyi risk almaya yöneltiyor
Don riskini göze alan üretici, hava sıcaklığı alarm verdiği anda bu kez yaşanacak kaybı en aza indirmek için serasının ve ürünlerinin başında olmak durumunda kalıyor. Bu yüzden riskin arttığı gecelerde seralarda sıkça görülen zirai don nöbeti Türkiye’nin tarım alanları için oldukça tanıdık bir manzara.
“Üretici don hadisesi esnasında en fazla ürünü kurtarma çabası içine giriyor ve nihayetinde kurtarmış olduğu ürünü iyi fiyattan satabiliyor” diyen Dağ’a göre asıl sorun üreticiyi deyim yerindeyse bu “rulet”i oynamak zorunda bırakan plansızlık sendromu: “Zor olan bu yolu seçmek mecburiyetinde kalan üreticiyi rahatlatmanın yolu, merkezi planlamanın daha iyi yapılarak fiyat dengesinin sağlanmasıdır. Yoksa don riskini arttırıp sonra da donla mücadele etmek, hem ülke kaynaklarının boşa kullanılması hem de üreticinin alın terinin boşa gitmesi demek.”
Zirai don ile yaşamayı öğrenmek
Zirai don afetini üretim sürecinin kaçınılmaz bir parçası olarak kabullenmek ve gerekli tüm önlemleri buna göre almak zorunlu. Erkenci ürün elde etmek adına kayıpları göze almak belki kısa vadede makul bir risk olarak görünse de ziyan olan her bir ürün önce üreticiye, sonra da tüm tarım sektörüne zarar olarak dönüyor.
Küresel iklim değişikliğinin sonucu olarak sıklaşan dramatik hava değişimleri düşünülürse, bu riskin her yıl daha keskin hale geldiğini de unutmamak gerek. Kesin olan şu ki; geceleri zorlu sera nöbetleri yerine rahat birer uyku çekmek için dondan korunma yollarını sil baştan ele almak gerekiyor.