2000'li yıllarda hızla bir artış gösteren mısır üretiminin Türkiye’deki coğrafi dağılımı da biçim değiştiriyor. Değişimin temelinde ise gıda ve yem sanayisinin ihtiyaçları yatıyor.
Gıda, yem, nişasta bazlı şeker (NBŞ) ve alternatif olarak biyoyakıt üretiminde kullanılan mısır son yıllardaki üretim artışının yanı sıra ekim alanlarındaki değişimiyle de dikkatleri üzerine çekiyor. Ekim alanlarının 2014 yılında bin hektarlık düşüşüne rağmen 2016-2017 döneminde 28 bin hektarlık ciddi bir artış gösterdiği görülüyor.
Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü (TEPGE) 2016-2017 Mısır Durum Tahmin Raporu’na göre; bu genişlemede GAP ve İç Anadolu bölgeleri öne çıkıyor. Özellikle ana ürün mısır tarımında Orta Anadolu bölgesinde yüzde 81, Güneydoğu Anadolu’da ise yüzde 31 artış görülüyor.
Mısırın yükselişi devam ediyor
Mısır ekim alanlarının coğrafi değişiminin 2000’li yılların ikinci yarısından sonra başlayan artış süreci devam ediyor. Bu bağlamda geleneksel mısır üretim alanlarından Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgeleri 200 bin hektarlık üretim alanlarını ile liderliğini sürdürüyor.
Orta ve Batı Anadolu’da ise mısır tarımının hızla yaygınlaştığı görülüyor. Ege bölgesinde üreticilerin pamuk tarımına geri dönüşü ile ekim alanlarında bir miktar azalma gözlemlenirken, Çukurova bölgesinde başta Adana olmak üzere ciddi bir artış görülüyor.
Tedarik merkezleri Adana’da yoğunlaşıyor
İç Anadolu bölgesinde ekim alanlarının artışındaki en önemli etken sulanan imkânlarının genişlemesi. Bir diğer etken ise bölgede hayvansal üretim artışına paralel olarak yem sanayinin gelişmesi olarak gösteriliyor.
1 milyon tonluk üretim rakamıyla en büyük üretici olan Adana’da ise büyümenin altında yatan birçok neden bulunuyor. Türkiye’nin nişasta ve NBŞ fabrikalarının önemli bir kısmının ve mısır özü yağı tesislerinin bölgede bulunması ile diğer bölgelerdeki yem ve işleme tesisleri için tedarik merkezi olması bu nedenlerin başında geliyor.